Categories: ManşetPortreler

Yavuz Sultan Selim Han’ın Âlim Dostu Molla Halîmî Çelebi

Osmanlı ilim ve irfan geleneğinin parlak simalarından Halîmî Çelebi, ilmiyle âmil, ahlâkıyla mümtaz bir âlimdir. Kastamonu’da başlayan ilim yolculuğu, Şam’dan Mısır’a, Acem diyarından Osmanlı sarayına kadar uzanmıştır. Özellikle Yavuz Sultan Selim Han’ın hocası ve musahibi olması, aralarındaki dostluk ve muhabbeti pekiştirmiştir. Bu münasebet, Osmanlı ilim ve devlet hayatında nadir görülen bir vefa ve hürmet timsali olarak kayıtlara geçmiştir…

Asıl adı Abdülhalim olan Halîmî Çelebi, Kastamonu’da temel ilimleri tahsil etti. Dönemin önde gelen âlimlerinden ders alarak ilim yolculuğuna başladı. Molla Alâeddin Ali el-Arabî’nin hizmetinde bulundu, Sahn-ı Semân’da müzakerecilik yaptı. Hocasının vefatından sonra Zeyniyye tarikatına intisap etti. İlim aşkı, onu Şam ve Mısır’a götürdü. Çeşitli âlimlerden ders aldı, haccını yaptı ve Şeyh Mahdûmî’nin terbiyesinde yetişti. Sonunda Kastamonu’ya dönerek irşad faaliyetlerine başladı.

Trabzon Sancak Beyi Şehzade Selim (Yavuz), Halîmî Çelebi’nin ilim ve ahlâkından etkilenerek onu sarayına davet etti. Onu hem imam tayin etti hem de oğlu Süleyman’ın eğitimine verdi. Zamanla aralarında derin bir dostluk gelişti.

Yavuz Sultan Selim Han tahta çıkınca, devlet işlerinin yoğunluğu nedeniyle hocasıyla görüşemedi. Dördüncü gün dayanamayıp onu huzuruna çağırdı ve “Bu saltanatın ne zevki olur ki seni üç gündür göremedik?” diyerek özlemini dile getirdi. Halîmî Çelebi ise tevazuyla “Padişahımızı tahtında görmek, en büyük nimettir.” diyerek karşılık verdi.

Hâce-i Sultânî

Yavuz Sultan Selim Han, büyük kıymet verdiği bu mümtaz âlimi “hâce-i sultânî” (padişah hocası) ünvanıyla taltif etti. Kendisine günlük 200 akçe maaş tahsis edildi. Ayrıca üç köy ve bir mezra, mülk olarak verildi. Sultan ister seferde ister sulh zamanında olsun, Halîmî Çelebi’yi yanından ayırmadı. Nitekim Çaldıran Seferi sırasında da çoğu zaman hocası Halîmî Çelebi, İdrîs-i Bitlisî ve Câfer Çelebi ile sohbet ettiği bilinmektedir.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 207. sayısından (Kasım 2025) okuyabilirsiniz.

Soner Demirsoy

Recent Posts

Buhara’dan Bursa’ya Uzanan Gönül Köprüsü Emir Sultan Hazretleri

Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…

2 hafta ago

Osmanlı’nın Sanayi Mirası Feshane Bugün Sanat Kültür Merkezi

Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…

2 hafta ago

İbadet Tahtı Hünkâr Mahfili

Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…

2 hafta ago

Doğu’yu Fotoğraflayan Batılı Paul Nadar

Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…

2 hafta ago

Hattat Ârif Hikmet Bey ve Hatt-ı Sünbülî’nin İzinde

Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…

2 hafta ago

Aziz Emanet Kadın

İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…

2 hafta ago