Categories: Zaman

Yardımdan Kıskaca Giden Yol MARSHALL PLANI

Her şey, ABD’nin menfaatleri doğrultusunda Türkiye’nin askerî ve ekonomik sahalarda ödüllendirilmesiyle (!) başladı. Hâlâ devam ettiğini söyleyebileceğimiz süreçte Türkiye, peyderpey savunmadan gıdaya, dış politikadan tarıma tamamen dışa bağımlı bir hâle geldi. Bu tehlikeli yolun kilometre taşlarını ise Amerikan Başkanı Truman ve Dışişleri Bakanı Marshall döşeyecekti…

Tarifi   (877 kelime /Yaklaşık 6 dakikada okuyabilirsiniz.)

Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasının şekillenmesinde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki bazı gelişmeler önemli rol oynamıştı. Bu konudaki en mühim gelişme, Rusya’nın yeniden eski Çarlık devri politikalarına dönmesi idi. Bu gelişme de Amerika ve Avrupa’nın çıkarlarına tamamen ters düşecek bir durumdu.

Çıkarlar Çatışıyor!

Rusya’nın sıcak denizlere inme planı 1946’dan sonra da devam etti. Çıkarlarına tarih boyunca ters düşen bu duruma karşı İngilizler ’in İkinci Dünya Savaşı’ndan muazzam bir tahribatla ayrılması sebebiyle mücadele edecek gücü kalmamıştı. Bu sebeple İngilizler, taşeron kullanmayı tercih edecek ve ABD’nin savaştan sonra tekrar kıtasına dönmesine mani olacaklardı.

İngiltere, 24 Şubat 1947’de Büyükelçi Lord Inverchapel aracılığı ile Washington’da ABD Dışişleri Bakanı George Marshall’a bir muhtıra vererek Sovyet tehlikesine karşı Türkiye ve Yunanistan’a yardım yapılması lazım geldiğini ifade etmişti. ABD, İngilizlerin bu samimi (!) teklifine hemen olumlu cevap vermişti. Harry Truman, 12 Mart 1947 tarihli konuşmasında, Amerikan Kongresi’nden Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon dolarlık bir yardım için yetki verilmesini istedi. Kongre de Yunanistan’a 300, Türkiye’ye 100 milyon dolarlık bir yardım için başkana yetki verdi (22 Mayıs 1947). Yardım konusunun tartışıldığı kongrede Türkiye’nin, (Amerikan çıkarları aleyhine) Sovyet tehdidi altında bulunduğu ve böyle bir durumda, Boğazlardan Çin’e kadar olan geniş bir coğrafyada ABD’nin söz hakkının kalmayacağı konuşuldu. Türkiye’nin ehemmiyeti üzerinde ısrarla duruldu. İşte bu görüş ve yardım yapma meselesi, tarihe “Truman Doktrini” olarak geçecekti.

Doktrin çerçevesinde, 12 Temmuz 1947’de ABD-Türkiye arasında yapılan anlaşmaya göre ABD, Türkiye’ye 100 milyon dolarlık silah, askerî mühimmat/uzman personel ve yol, liman ve askerî tesis inşası için malî ve teknik destek sağlayacaktı.

Türkiye dahil 16 Avrupa devletine gönderilen yardımlar, gemilere yüklenirken

Dünyayı Kurtarmak?..

Harry Truman, sadece Yunanistan ve Türkiye için askerî yardım teklif etmişti. Ondan 3 ay kadar sonra, bu sefer ABD Dışişleri Bakanı George Marshall, daha sonra kendi adıyla anılacak yeni bir plan açıkladı (5 Haziran 1947). Bu planın amacı, İkinci Dünya Savaşı’nın yaralarını hâlâ saramayan Avrupa ülkelerini malî cihetten desteklemek, bu ülkelerin üzerinde denetim sağlamak ve Amerikan mallarına pazar temin etmekti. Uzun pazarlıklardan sonra, 4 Temmuz 1948’de ABD ile anlaşma sağlanabilmişti. Bu anlaşmaya göre; yiyecek, yakacak, kimyevî gübre gibi tüketim maddelerinin parasız, üretim araçlarının borç olarak verilmesi kabul edildi. Atılacak her adımda son karar mercii ise ABD Dışişleri Bakanlığı olacaktı.

Rakamlarla Yardım

Türkiye, ABD’den 1948-49 devresinde 49 milyon dolarlık doğrudan yardım görmüştür. Bunun 1,2 milyon doları hibe ve 9,8 milyon doları şarta bağlı yardım olarak verilmiş, kalan 38 milyon doları da kredi şeklinde sağlanmıştır. 1949-1950 döneminde doğrudan yardımlardan 58,5 milyon dolar almıştır. Bunun 16 milyonu hibe, 35 milyonu kredi ve 7,5 milyonu da şarta bağlı yardımdır. Dolaylı yardımdan da 71,5 milyon dolar aldığı dikkate alınırsa toplam 130 milyon dolar kredi almıştır. 1950-51 devresinde 45 milyon dolarlık doğrudan ve 25 milyon dolarlık “Başlangıç Kredisi” adı ile dolaylı yardım yapılmıştır ki, bunların toplamı 70 milyon dolardır. Marshall Planı çerçevesinde 1948-1951 arasında ABD’nin Türkiye’ye verdiği kredi miktarı; doğrudan 157 milyon, dolaylı olarak 148 milyon 500 bin olmak üzere toplam 305 milyon 500 bin dolardır.

Neler Oldu Neler…

Türkiye’nin Amerika’dan büyük ölçekli dış borç alması, Truman Doktrini/Marshall Planı ile başladı. Yapılan ikili anlaşmalara, Türkiye ekonomisinin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda ABD Hükümeti’nin öne sürdüğü şartlar da ilave edilmişti. Neticede dış baskılar altında sanayi yatırımları büyük ölçüde terk edildi. Bu program çerçevesinde Türkiye’ye aynı zamanda kredi açıldı, % 2,5 faizle borç para verildi. Yıllarca ancak faiz ödenebildi. Ve bir de bakıldı ki geçen süre zarfında ödenen faizler, alınan yardımı geçmiş ve ortada üretim de kalmamıştı…

Truman Doktrini ile Türkiye’ye verilen silahların çoğu her ne kadar savaş artığı kabilinden olsa da bunlar, Türk ordusundaki mevcut teçhizattan daha moderndi. Fakat Türkiye, bu silahların bakımı ve yedek parça temini için 400 milyon TL harcadı… Bu silahların kullanılmasını öğretmek üzere ABD’den askerî uzmanlar getirtildi. Subaylar artık Amerikan usulünde yetiştirilir olmuştu. Diğer taraftan Türkiye, ABD ile arayı düzeltmek ve Batı’ya şirin gözükmek adına, kuruluşundan 10 ay sonra İsrail’i tanıyan ilk Müslüman devlet oldu.

Marshall Planı’nın uygulama sahasında Türk Hava Kurumu uçak ve uçak motoru fabrikaları da bulunmaktaydı. 1952’de 12 bin dolar ücretle Amerikalı iki uzman Türkiye’ye getirilecek ve bunların tavsiyesiyle THK uçak ve uçak motoru fabrikaları, 18 Haziran 1952’de Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na devredilecekti. Kapatılan bu fabrikalar evvela çocuk karyolası, masa, dikiş kutusu ve benzeri siparişler almaya başladı, bilahare 1954’te Minneapolis-Moline şirketince traktör fabrikasına çevrildi.

Marshall Yardımı çerçevesinde en ilginç uygulama ise ABD’nin mısır üreticilerini korumak için köylüsünün satamadığı mısırı Türkiye’ye göndermesidir. Buna mukabil En sağlıklı gıdalardan olan, âyet-i kerîme ve hadis-i şeriflerde geçen zeytinyağının kalp hastalıklarına sebep olduğu, bunun yerine mısırözü yağı kullanılmasının gerekli olduğu yalanını yayan ABD güdümündeki araştırmalar veya yayınlar yüzünden Türkiye’de zeytinciliğe büyük darbe vuruldu. Bir hesaba göre Marshall Yardımı sonrasında 2,5 milyon zeytin ağacı kesildi. Bu arada halkı bilinçaltından yönlendirmek üzere türküler yazdırıldı, bestelendi. ABD büyükelçiliğince ücret karşılığı yazdırılan “Zeytinyağlı yiyemem” ile başlayan sömürge zehirinde ise nimete nankörlük yanında, karşısındakini hor ve hakir görme fesatlıkları satır aralarına sıkıştırılmıştı.

Bir diğer sağlık faciası da Amerika’nın teneke kutularında gönderdiği süt tozu, 1960’lara kadar ilkokul öğrencilerimize zorla içirildi.

Sonuç olarak Stratejik öngörülerdeki yetersizlikler, Türkiye ile ABD arasında Marshall yardımları çerçevesinde başlayan ilişkileri, etkileri günümüze kadar uzayan, hem ekonomik hem de dış politikada bağımlılığa varacak kadar kolaylaştırmış ve pekiştirmişti.

Konuyla alakalı daha fazla bilgiyi Yedikıta 115. sayısından (Mart 2018)  okuyabilirsiniz.

Yedikıta Dergisi

Recent Posts

Karadeniz’in Çanakkalesi HARŞİT

Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…

3 hafta ago

İngiltere’den İstanbul Manzarası Mesut İnsanlar Panoraması

Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…

3 hafta ago

Gerze’nin Sevimli Misafiri Balina Aydın’ın İlginç Hikâyesi

Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…

3 hafta ago

Sarayda Kahve Nasıl İkram Edilirdi?

Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…

3 hafta ago

Büyük Selçuklu Sultanlarının Âlimlerle Münasebetleri

Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…

3 hafta ago

Liyakât ve Ehliyet Okulu Enderun İnfografiği

Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!

3 hafta ago