Uzun Gagalar Keskin Pençelere Karşı

Birazdan okuyacaklarınız, Bursa’da başlayıp Aydın’da nihayet bulan destansı bir savaşın hikâyesi. Kimine göre aslı olmayan bir haberden ibaret, kimine göre ise tamamen gerçek. Devrin gazetelerinde de yer alan bu tuhaf hadise, hayvanlara olan bakışınızı değiştirebilir. Zira mücadelenin tarafları, leylekler ve kartallar…

Aydın’ın Menderes Havzası’ndaki köylerde yaşayan eskiler, leyleklerle kartalların savaşına dair hikâyeler anlatır. Dinleyende “Hadi canım sen de!” mukabilinde tepkilere yol açsa da hiç de yabana atılır rivayetler değildir bunlar. Hatta zamanın gerek mahallî, gerek ulusal gazetelerinin manşetlerinde yer almıştır. Peki, nedir bu leylekler ve kartalların savaşı? Nasıl başlamış, nerede cereyan etmişti? Gelin, gazete manşetlerinin ışığında yaşananlara bir göz atalım…

Her Şeyi Başlatan Saldırı

Her şey, 1934 yılının Haziran ayında başladı. Sıcak bir ikindi vakti Uludağ’ın zirvelerinden inen 6 kartal, Bursa Orhangazi’de bir leylek yuvasına saldırdı. Anne ve baba leyleği öldürüp 4 yavruyu kaçırdılar. Aradan bir gün geçti. Yine bir grup kartal, Orhangazi’de başka bir leylek yuvasına saldırdı. Ancak yuva boştu. Leylekler, nasıl haberleştilerse yavrularını güvenli bir yere saklamışlardı. Sonra farklı yerden ardı ardına saldırı haberleri gelmeye başladı. Kartallar, organize bir şekilde leylek yuvalarına saldırıyorlardı. Bu resmen savaş sebebiydi… Kartallara hadlerini bildirmek gerekiyordu.

Yaşanan bu hadiselerden sonra leylekler, âdeta seferberlik ilân etmişti. Memleketin dört bir yanından Bursa, Aydın ve Trakya’ya yüzlerce leylek gelmeye başladı. Fakat kartallar da boş durmuyor, onlar da takviye alıyordu. Bu toplanma iki ay sürdü. İnsanlar, çevrelerindeki leylek ve kartal sayısındaki olağanüstü artışın farkındaydı. Gökyüzünde ciddi bir hareketlenme vardı. Bu kuşlar neden toplanıyordu? Bu neyin habercisiydi?

Leylekler ve Kartallar Karşı Karşıya

Ağustos ayında Aydın’ın Menderes deltasında inanılmaz bir savaş başlamıştı. Bir tarafta leylekler, diğer tarafta kartallar. Daha önce böyle bir hadiseye şahit olmayan halk, gözleri semada olanları izliyordu. Kartallar güçlü pençelerini, leylekler de uzun gagalarını silah gibi kullanıyordu.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 135. sayısından (Kasım 2019) okuyabilirsiniz.

Emre Boyacı

Recent Posts

Buhara’dan Bursa’ya Uzanan Gönül Köprüsü Emir Sultan Hazretleri

Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…

2 gün ago

Osmanlı’nın Sanayi Mirası Feshane Bugün Sanat Kültür Merkezi

Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…

2 gün ago

İbadet Tahtı Hünkâr Mahfili

Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…

2 gün ago

Doğu’yu Fotoğraflayan Batılı Paul Nadar

Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…

2 gün ago

Hattat Ârif Hikmet Bey ve Hatt-ı Sünbülî’nin İzinde

Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…

2 gün ago

Aziz Emanet Kadın

İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…

2 gün ago