PADISAH123_1
İsmi zikredilince umumiyetle hep ikincisi hatırlanan sultan Birinci Abdülhamid Han, tam bir ilim âşığı idi. Kurduğu külliyede elleriyle halka yemek dağıtırken aklı hep Rus serhaddindeki ordusundaydı. Nitekim vefatına da uğranılan mağlubiyet sebep olacaktı…
Osmanlı tarihi anlatılırken “Sultan Abdülhamid” bahsi geçtiğinde hemen hemen herkesin aklına 19. yüzyılın son çeyreğinde tahta çıkan Sultan İkinci Abdülhamid gelmektedir. Devleti 33 yıl boyunca dirayetle idare eden Sultan İkinci Abdülhamid hakkında yayımlanan birçok çalışma olmasına rağmen ondan yaklaşık bir asır evvel tahta çıkan Sultan Birinci Abdülhamid âdeta bir köşede hatırlanmayı beklemektedir. Halbuki o da hem devletin işleyişinde kadim bir geleneğin temsilcisi hem de devlet kurumlarının ıslahına gayret etmiş bir sultandır. Sultan Birinci Abdülhamid 1725 yılında İstanbul’da dünyaya gelmişti. Babası, İstanbul’a birçok değerli eser kazandıran Sultan Üçüncü Ahmed, annesi ise Râbia Şermî Sultan’dır. Sultan Üçüncü Ahmed, Patrona Halil adıyla bilinen meşhur isyan sebebiyle 1730’da tahttan feragat etmiş ve yerine yeğeni Sultan Birinci Mahmud padişah olmuştu. Osmanlı devlet geleneğinde tahta çıkacak şehzadelerin vilâyetlerde görevlendirilmelerini ifade eden “sancağa çıkma uygulaması” 17. Yüzyılda kaldırıldığı için, Şehzade Abdülhamid devletin başına geçeceği güne kadar Topkapı Sarayı’nda sırasını beklemiştir. Bu zaman zarfında, hususî bir eğitim almış fakat Topkapı Sarayı’nın dışına çıkamamıştır.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ocak sayısından okuyabilirsiniz.
Selçuklu sultanlarının Haremeyn’e olan bağlılıkları ve İslâm ümmetine hizmet etme arzusu, her şeyin üzerinde olmuştur.…
Çanakkale’de bir yanda düşmanla göğüs göğüse çarpışılırken, diğer yanda yakıcı sıcak, toz bulutları, sinekler ve…
Bir fotoğraf karesinin arkasında yer alan ifadeler, sadece bir fotoğrafı değil, o ânın içindeki bütün…
Tarihin en kudretli hükümdarlarından biri olan Sultan Süleyman Han’ın uzun ve zaferlerle dolu saltanatı, kudretinin…
Selçuklu döneminde sultanlarla birlikte vezirler ve önde gelen devlet adamları da mukaddes beldelere hizmet etmeyi…
Hac emîrliği, Abbasîler ve Selçuklular devrinde güvenliğin ötesinde siyasî ve dinî otoritenin de sembolü olmuştur.…