Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının üzerinden 1,5 ay geçmişti ki Bağdat’taki küçük bir kasaba olan Kûtü’l-Amâre, birden Irak-İran Cephesi’nin en hararetli harp sahası haline geldi. Zira yıllardır devam eden politikaları gereği Bağdat’ı ele geçirmeye çalışan İngiliz birliklerinden bir kısmı, bu kasabada Osmanlı kuvvetleri tarafından kuşatılmıştı. Esaretleriyle neticelenecek bu muhasara, aynı zamanda İngilizlerin o tarihe kadar aldıkları en büyük yenilgi olacaktı. Osmanlı ordusunun unutturulan Kût zaferinin hikâyesi…
İngiltere’nin başı çektiği batılı devletler 20. yüzyılda Osmanlı sınırları içerisindeki Arap bölgelerinde faaliyetlerini, yoğunlaştırarak devam ettiriyorlardı. Aşiretler üzerinde etkili bir çalışma yapan İngilizler, Osmanlı Devleti ile bölge halkının “gönül bağını” koparmak için propagandanın bütün unsurlarını yoğun bir şekilde kullanmaktaydılar. Zira, Osmanlı Devleti’nin bölgeden çıkarılmasını kendi menfaatleri için elzem görüyorlardı. Gittikçe artan rekabet, 1914 tarihinde dünyayı savaşın eşiğine getirmişti. Bu gerilim, devletlerin çeşitli anlaşmalar yapmasına neden olacaktı. Zoraki müttefikimiz Almanya, Bağdat Demiryolu Hattı üzerindeki menfaatlerini koruyabilmek için Şubat ayında Fransa’yla, daha sonra da Haziran ayında İngiltere ile birer anlaşma imzaladı.
Batılı güçlerin kendi aralarında Osmanlı’yı paylaşım anlaşmaları devam ederken Osmanlı Devleti Rusya, Fransa ve İngiltere ile ittifak için görüşmeler gerçekleştiriyordu. Bu devletlerin Osmanlı Devleti’ni parçalama noktasındaki düşüncesi Osmanlı Devleti’nin kendileri ile ittifak çabalarını boşa çıkarmıştı. Bu durum, Osmanlı hükümetini Almanya’ya yöneltti.
Almanya, Avusturya-Macaristan veliaht prensine suikast düzenlendiği tarihe kadar Osmanlı Devleti’ne karşı mesafeli durmuş, Temmuz 1914’ün sonlarına kadar ise Osmanlı Devleti’ne olumlu cevap vermemişti. Fakat Avusturya’nın Sırplara savaş ilanıyla iyice gerilen hava, Almanya’yı Osmanlı Devleti ile ittifaka mecbur bıraktı. Bu gelişmelerden sonra “zoraki müttefikimiz” Almanya ile 2 Ağustos 1914 tarihinde imzalanan ittifak anlaşmasıyla Osmanlı Devleti savaşa girmiş oldu.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 92. sayısından (Nisan 2016) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!
View Comments
Kimse niye böyle büyük rüşvet (2 milyon altın sterlin) teklif edildiğini,
niye İngiliz tarihçisi James Morris tarafından, Kut'un kaybının
"Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi"
olarak tanımlandığını, niye internetten ve ansiklopedilerden
General Townshend'in medenî durumunun silindiğini anlatmıyor!
Çünkü General Townshend, Büyük Britanya Kralı'nın eniştesi idi!..
Kralın kızkardeşi ile evliydi!.. Bir hanedan mensubu ilk defa esir düşüyordu!..
Bu yenilgi İngiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırdı.
Türklerin Kutül Amare zaferini tarihten silmeye kalktılar!
Ümit'in yazdığı doğrudur.
Towshend âilesinin İngiliz hânedanı ile yakınlığı 1600'lere dayanır.
Charles Towshend (1674-1738) . Viskont idi.
Feldmareşal George Townshend (1724-1807) , 1. Marki Townshend,
daha sonra Viskont Townshend diye bilinir.
Charles Townshend (1725-1787) ilk Charles'ın torunu idi. Donanma Bakanı
ve Maliye Bakanı olarak görev yaptı.
Günümüze daha yakın olan Yüzbaşı Peter Townsend'in
Kral VI. George'un kızı Prenses Margaret Rose ile olan aşkı da meşhurdur.
Maalesef evlenememişlerdir. Prenses 31 Ekim 1955 günü evlenmiyeceklerini
açıklamıştır.