İçindekiler
Osmanlı’yı cihan devleti yapan unsurlardan biri hiç şüphesiz ateşli silahları etkin bir şekilde kullanmasıydı. Kurulduğu günden beri ateşli silah gücünü geliştirerek üç kıtada fetihler gerçekleştiren Osmanlı, yıkılamayan surları yıkmış, fethedilemeyen kaleleri almış; geliştirdiği ileri top döküm teknolojisiyle de tarihin seyrini değiştirmiştir…
Osmanlı ordusunda, muhtelif zamanlarda çeşitli isim ve cinslerde toplar döküldü. İstanbul’un fethi sırasında şahî, şayka, prangı, havan adı verilen toplar kullanılırken; 16. yüzyılda yapılan toplardan bacaluşka, darbzen, havan, şayka, prangı en dikkat çekenlerdi. 17. yüzyıl ortalarına kadar da darbzen, miyane, çakaloz, prangı, bedolçka, morten, ejderhan, kolomborna, balyemez ve havan topları kullanıldı. Bu topların her birinin gülleleri başka başka olduğu gibi, değişik türleri de vardı.
Osmanlı topları arasında şayka, balyemez ve bacaluşka, muhasara ve kale toplarıydı. Bilhassa kale topu ve kuşatma topları olarak kullanılan balyemezler, şaykalarla birlikte Osmanlı gemilerinde de kullanıldı. 8-22 okkalık (10-27 kg) gülle atan toplar, hem sefer hem de kuşatma için uygundu. Bunun yanında 14-16 okka (17-20 kg) gülle atan muhasara topları da vardı. Osmanlı, seferlerinde genellikle orta tipte, küçük çaplı hafif toplar kullandı.
İmal edildikleri malzemelere göre; taş, ağaç, bakır, demir (dövmedökme), tunç (bronz) ve pirinç.
Kullanım alanlarına göre; sahra, kale, muhasara, sahil, deniz.
Namlu türüne göre; yivli ve yivsiz (kaval).
Ağır toplar; şayka, balyemez, bacaluşka, kanon, şahî, kolomborna.
Hafif toplar; darbzen, prangı, sakaloz/çakaloz, havan, humbara, zenburek, saçma, eynek, misket.
Topların dökülmesi, muhafaza edilmesi ve savaşlarda kullanılmasından topçu ocağı sorumlu idi. Bunun yanında sefere götürülecek topları ve mühimmatı nakletmek top arabacıları ocağının vazifesiydi. Ağır topların taşınması maksadıyla kurulan top arabacıları ocağı, daha sonraları bütün topların taşınmasından sorumlu oldu.
Topların döküldüğü yere Tophane denirdi. Osmanlı’nın en büyük top döküm yeri İstanbul’daki Tophane-i Âmire idi. Bunun haricinde Avlonya (Arnavutluk), Semendire (Sırbistan), Nova Bro, İskenderiye, Belgrad (Sırbistan), Budin (Macaristan), Akkirman (Bulgaristan), Erzurum, Kahire, Basra, Birecik, Van gibi birçok yerde top dökümhane vardı.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 130. sayısından (Haziran 2019) okuyabilirsiniz.
Bir tarafta tarihin tozlu sayfalarına karışan, yıkılan, yakılan ve raflarında insanlığın hafızasını saklayan eski zaman…
Ücretsiz olarak erişim sağlayabileceğiniz en meşhur dijital arşiv ve kütüphaneleri sizler için derledik…
Orta Çağ’ın karanlık ve bilinmezliklerle dolu dünyasında, tüccarlar ve seyyahlar, yalnızca zorlu yolculuklarla değil, aynı…
Timur ordusu, savaş meydanlarında geçen otuz yıl boyunca hiç yenilgi yüzü görmemiş, âdeta durdurulamaz bir…
Kütüphaneler artık raflarla sınırlı değil. Elektronik kaynaklardan yapay zekâ destekli arşivlemeye, kütüphaneciliğin sınırları yeniden çiziliyor.…
Kütüphanelerdeki dijital dönüşüm ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada da devam ediyor. Bilginin dijital ortama aktarılma…