Vesikalar Arasında

Talebe-i Ulûma İhsan ve İkram

Sultan İkinci Abdülhamid Han devri, eğitim sahasındaki yenilikler ve gelişmeler cihetiyle de ön plana çıkmaktadır. Yeni açılan mekteplerin yanı sıra, talebe-i ulûm olarak ifade edilen medrese talebeleri de ihmal edilmemiş, padişahın çeşitli hediyelerine ve iltifatlarına mazhar olmuşlardır. Gönderilen kurbanlıklar da bu ikramlardan biriydi…

Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla beraber her Müslüman’ın hanesinde olduğu gibi Osmanlı sarayında da padişah, bayramdan birkaç ay önce hazırlıkların başlamasını ister, böylece belli miktarda koç tedarik edilerek beslenmeye başlanırdı. Saray için hususî olarak koç yetiştirmeye mahsus bir yer vardı ki bu yer, Eyüp’te Rami Köyü’nün arkasında Keçe Suyu civarındaydı. Burada Yeniçeri nizamı gibi düzenleri olan Saya Ocağı adı verilen kışlalar bulunur, bunlar saraya hususî koç yetiştirirlerdi. Gerek tarih kitapları ve gerekse hatıratlarda, bayramlarda akraba, köle ve hayır müesseselerine koç hediye etmenin kadim bir âdet olduğunu görmekteyiz ki bu âdet sarayda da muteberdi.

Satın alınan koçların miktarı ve fiyatı ağnam müdürü tarafından tespit edilip tanzim edilen ilmühaberle saraya bildirilirdi. 1850 tarihinde Kurban Bayramı için toplam 204 kurbanlık alınmış, bunların 114 tanesi Enderun-ı Hümâyûn’da bulunan bazı hizmetkârlara verilirken 90 tanesi ise tekkelere ihsan edilmişti. 1851 senesine gelince, satın alınan kurbanlıkların miktarı 213’ü buluyor, bunların 123 tanesi Enderun’a, yine 90 tanesi tekkelere bağışlanıyordu. Padişah, kurbanlıklarını umumiyetle türbedarlar, müezzinler, cami hademeleri, fukara, miskinler, tekke şeyhleri, medreselere ve dergâhlara bağışlamaktaydı. Ayrıca sarayda padişah namına kesilen kurbanların etleri saray mutfağına girmez, bunlar da civarda bulunan fakir ve muhtaçlara dağıtılırdı.

Sultan İkinci Abdülhamid Han, toplumun yardıma muhtaç kesimini koruyup gözetirken yüksek dinî ilimleri tahsil eden talebe-i ulûma da ihsanlarda bulunmuştur. Bizzat kendi parası ile alınan kurbanlıkları, yukarıda bahsettiğimiz zümreye büyük bir itinayla dağıttırmıştır. Buna bir misal olarak vesikamızda göreceğimiz üzere on bir adet kurban ile atıyye-i seniyye (padişah hediyesi), medrese talebelerine ihsan edilmiştir. Bundan son derece memnun kalan talebeler ve hocaları Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın ömür ve şevketinin uzun olması, tahtında kıyamet gününe kadar devamlı kalması için Cenab-ı Hakk’a bol bol dua ettiklerini bildirmişlerdir. Bununla beraber ihsan edilen kurban ve atıyye-i seniyye’nin büyük bir ihtimamla talebelere ayrı ayrı pay edildiği yine vesikada ifade edilmektedir.

Günümüz Türkçesiyle:

Osmanlı Lirası: 43

Kurban: 11

Mecîdiye: 141

Cenab-ı Hak, kadir bilen ve cihanın şehinşahı olan Padişahımız Efendimiz Hazretlerini kıyamet gününe dek tahtında devamlı kılsın, âmin. Padişahımızın şefkat ve ihsanlarından olarak bu defa Başseccadeci İzzet Efendi’nin kardeşi Mustafa Efendi vasıtasıyla lütfen ihsan buyrulan meblağ ile satın alınan on bir adet kurban ile nakdî yardım ulaşmış ve medreselerimizde kayıtlı bulunan ili talebeleri duacılarınıza ayrı ayrı dağıtılıp taksim olunmuştur. Bu güzel vesile ile her an devam etmekte olduğumuz padişahımızın ömür ve şevketinin uzun olması duasını tekrar ederek Cenab-ı Hakk’a niyazda bulunduğumuzu arz ederiz. Bu hususta ve her halde emir ve ferman, lütuf ve ihsan, şevketli, merhametli padişahımız efendimiz hazretlerinindir.

5 Mayıs 1904

Şeyhülislamlık Talebe İşleri Meclisi Azasından Es-seyyid İsmail Hakkı

Fatih Dersiamlarından Mahmud Hilmi

Arz olunan kurban ile atıyye-i seniyyenin ulaştığı ve medreselerde kayıtlı bulunan talebe-i ulûm duacılarınıza ayrı ayrı dağıtılıp taksim olduğu arz olunur.

5 Mayıs 1904

Müderrisler ve mühürleri…

HACI MEHMET ÖZBEK

View Comments

  • Paylaşmaktır, muhtacın yüzünü güldürmek; hüzünlü çehrelerine tebbessüm katabilmektir kurban...
    Hazreti Allah bizi bu kutsal ibadeti yapabilmek için mükellef kıldı. Onun istediği ne kan ne etti. Sadece kurban niyetini icra edebilmek ve bunun yanı sırada yoksulun yüzünü güldürebilmekti. İşte değerli ecdadımız yoksulu, muhtacı, talebeyi kollamış ve gözetmiştir. Fatih Sultan Mehmed Han ilme olan muhabbeti buna istinaden talebeye olan ihsan ve ikramı sayısızdı. Sahnı Seman medreslerini yaptırması ve oraya talebe olarak alınmasını rica etmiş. Ayrıca vefatının ardından talebenin ayak tozunu kabrine konulmasını vasiyet etmişlerdi. Şimdi de aynı hürmet ve ihsanı torunu İkinci Abdülhamid Han göstermektedir. Allah şefaatlerine bizleri mazhar kılsın...

Recent Posts

Karadeniz’in Çanakkalesi HARŞİT

Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…

3 hafta ago

İngiltere’den İstanbul Manzarası Mesut İnsanlar Panoraması

Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…

3 hafta ago

Gerze’nin Sevimli Misafiri Balina Aydın’ın İlginç Hikâyesi

Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…

3 hafta ago

Sarayda Kahve Nasıl İkram Edilirdi?

Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…

3 hafta ago

Büyük Selçuklu Sultanlarının Âlimlerle Münasebetleri

Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…

3 hafta ago

Liyakât ve Ehliyet Okulu Enderun İnfografiği

Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!

3 hafta ago