Osmanlı maliyecilerinin asırlarca kullandığı “siyâkat” yazısı devlet sırlarının korunması, işleri hızlandırması ve kâğıttan tasarruf gibi sebeplerle tercih ediliyordu. Fakat devletin son asrında bu yazıyı bilenlerin sayısı çok azalmış, eski kayıtları okuyabilecek adam aranır olmuştu …
1884 yılı ilkbaharında Bâbıâli’de toplanan bir komisyonun üyeleri, kendilerine verilen vazifeyi yapamamanın çaresizliği içinde kaleme sarılmış ve devrin sadrazamından yardım istemişlerdi. İngilizlerin Mısır’ı işgali dolayısıyla ortaya çıkan durum için eski belgelere müracaat edilmesi gerekiyordu. Belge ve defterleri tarayacak komisyonun görevi, Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethettiği 1520’den itibaren Osmanlı devleti tarafından Mısır valilerine ve halkına verilen her türlü imtiyazın araştırılması, Bâbıâli’deki kayıtlar incelenerek imtiyazların kimlerin devrinde verildiğinin, bunlara yapılan ekleme ve düzeltmelerin neler olduğunun ve hangi tarihlerde yapıldığının tespiti idi. Bu hususların bir deftere anlaşılır şekilde kaydedilip bir hafta içinde teslim edilmesi ferman buyrulmuştu.
Fermanın bir an önce yerine getirilmesi için Beylikçi başkanlığında Bâbıâli Evrak Müdürü, Amedî Bürosu ile Dışişleri’nin mektup yazışmalarını yürüten Hariciye Mektubî Bürosu muavinlerinden oluşan komisyon işe başladı ve bir rapor sundu. Raporda ifade edildiğine göre Divan-ı Hümayun’da tutulan kayıtların alışılmamış bir yazı stili ile yazıldığı, bu yazının okunamadığı, konunun açıklığa kavuşabilmesi için komisyona bir tarihçinin dâhil edilmesi isteniyordu. Nihayet Vak‘anüvis Lütfi Efendi komisyona dâhil edilerek yardımına başvuruldu.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 101. sayısından (Ocak 2017) okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…