Semaya Açılan Kapılar

İnsanoğlu, dünyadan ahirete uzanan kısacık hayat yolculuğunda muhtelif kapılarla karşılaşır. Bu kapıların kimisi açıktır, kimisi kapalı. Kapalı kapılar; o kapıda durmasını bilen için, Cenab-ı Hakk’ın lütfuyla bir gün mutlaka açılacaktır. Dünyalık sıkıntılardan bunalan insan için ise Beytullah’ın kapıları daima açıktır. Bu kez sizleri Kâbe-i Muazzama kapılarının tarihî süreciyle buluşturuyoruz…

Kapı bazen fizikî bir geçit, bazen yeni bir âlem, bazen de sınırları belirleyen hudut olmuştur hayatımızda. Kapı bir yönüyle aidiyettir aslında. Hayatımız, bir kapıdan geçerek başlar ve başka kapıya yönelerek nihayet bulur. Kapı der, geçip gideriz ancak hiç düşünmeyiz hayatımıza kattıklarını. Hâlbuki her şey, kapının önünde başlayıp bitmektedir. Bazen kapı çalınır ümitle, heyecanla titrer kalpler, bazen de kilitlenince kapılar, çoğalır yalnızlıklar, hüzünler. Hayatımızda birçok kapıyla karşılaşmışızdır: Ekmek kapısı, rızık kapısı, gurbet kapısı, gönül kapısı, hayır kapısı, tevbe kapısı… Ancak bir kapı daha vardır ki semaya uzanan ellerin, yalvarıp yakaran gönüllerin tek sığınağı olan dua kapısı.

Hz. Mevlânâ, Mesnevi’sinde dua kapısını anlatırken “Senin kapından başka bütün kapılar kapanmıştır / Ta ki garipler başkasına yol bulmasın diye / Ey kerem ve izzet kapısı, ey nur saçan kapı / Güneş, Ay ve yıldızlar sana kul köledir.” diye ifade eder.

Yeryüzünde çokça bulunan dua kapılarından biri de muhakkak ki, Kâbe-i Muazzama’nın nurlu kapısıdır. Bilindik fotoğraf karesindeki, insanların eşiğine yapışıp gözyaşıyla dua ettiği mübarek kapı… Kâbe-i Muazzama’da duaların süratle kabul edildiği 15 noktadan biridir burası. Bazen insanlar anlayamaz burada olan biteni, onca insanın, ezilme riskini göze alarak kapıya yapışma sebebini. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Kâbe-i Muazzama’ya her vardığında mübarek göğsünü bu kapı ile Hacer-i Esved arasında Mültezem denilen kısma değdirerek dua etmişti. İbrahim Aleyhisselam, Kâbe-i Muazzama’yı inşa ederken biri doğuya, diğeri batıya bakan yere kanat takmamış ve kapı boşluklarını yer seviyesinde tutmuştu. Doğu tarafından Kâbe-i Muazzama’nın içerisine giren insanlar, ibadetlerini tamamladıktan sonra batı tarafından çıkarlardı.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 135. sayısından (Kasım 2019) okuyabilirsiniz.

Fatih Karaboğa

Recent Posts

Karadeniz’in Çanakkalesi HARŞİT

Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…

3 hafta ago

İngiltere’den İstanbul Manzarası Mesut İnsanlar Panoraması

Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…

3 hafta ago

Gerze’nin Sevimli Misafiri Balina Aydın’ın İlginç Hikâyesi

Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…

3 hafta ago

Sarayda Kahve Nasıl İkram Edilirdi?

Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…

3 hafta ago

Büyük Selçuklu Sultanlarının Âlimlerle Münasebetleri

Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…

3 hafta ago

Liyakât ve Ehliyet Okulu Enderun İnfografiği

Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!

3 hafta ago