Kültür Tarihi

Selçuklu Devrinde Edebiyat ve Kültür

Orta Asya’dan Akdeniz’e Aral Gölü’nden Mısır’a kadar uzanan geniş bir devlet kurmayı başaran Selçuklular Fars dili, edebiyatı ve kültürüyle yakından ilgilenmişlerdir. Selçuklu sultanlarının şahsi gayretleri, Farsçanın büyük bir kültür ve edebiyat dili haline gelmesinde önemli rol oynamıştır…

Aslen Oğuzlar’ın Kınık boyuna mensup olan Selçuklular, uzun mücadelelerden sonra Orta Asya’dan Akdeniz’e, Aral Gölü’nden Mısır’a kadar uzanan geniş bir devlet kurmayı başarmışlardır. Başlangıçta ülkeyi hanedanın ortak sorumluluğunda kabul eden ve adem-i merkeziyetçi bir teşkilâtlanma içerisine giren Tuğrul Bey’in zamanla eski İran idarî geleneklerinden etkilendiği görülmektedir. Selçuklu hâkimiyetinin siyasî merkezleri Nîşâbûr, Rey, İsfahân ve Merv gibi eski İran şehirleri idi. Tuğrul Bey kendisine ‘Alî b. ‘Abdullâh Salâr-i Bûzcânî, Ebû Mansûr-i Verekânî, Ebû ‘Abdullâh Huseyn b. ‘Alî el-Mîkâlî ve ‘Amîdü’l-Mülk el-Kundûrî gibi İranlıları vezir tayin etti. Bu vezirlerin bir vazifesinin de yeni kurulan devlette, göçebe Türkler ile yerleşik İranlılar arasında bir denge kurmak olduğu düşünülebilir. Pek çok kaynak, silahla ele geçirilen İsfahân şehri halkının affı için vezîr ‘Amîdü’l-Mülk’ün gösterdiği yoğun tavassutu zikretmektedir.

Bu konuda Nizâmü’l-Mülk’ün gayretleri kuşkusuz seleflerini gölgede bırakmıştır. Onun çabaları neticesinde; askerî cephesi Türk, bürokrasi cephesi ise İranlılar’a dayanan bir devlet sistemi kurulmuştAnonim bir 13. yüzyıl kaynağında, Sultan Sencer’in, Türkistan’dan gelerek kendisini vezirlik makamına tayin etmesini isteyen bir Türk’e: “Sen Türk’sün, senin için ordu kumandanlığı daha uygun olur.” dediği kaydedilmektedir. Nizâmü’l-Mülk, Melikşâh için kaleme aldığı eserinde sultana, Gazneli-SâmânîBuveyhî, hatta zaman zaman Sâsânî hükümdarlarından ideal örnekler getirmekten geri kalmamıştır. Bürokrasi ise bir kısmı daha önce Gazneli devlet teşkilâtında görev almış debîr denen nüfûzlu bir İranlı kâtip sınıfına bırakılmıştır.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ekim (38. Sayı 2011) sayısından okuyabilirsiniz.

Doç. Dr. Osman G. Özgüdenli

Recent Posts

Kars Müdafaası ve Kanada’ya İlham Veren Kahramanlık

Anadolu’nun Kafkaslara açılan kapısı Kars, Kırım Harbi’nde destansı bir mücadeleye sahne olmuştu. Rus ordusunun bütün…

3 hafta ago

Buzlar Altında 33 Yıl

Andree ve iki yol arkadaşı, 1897 yılında hidrojenle dolu balonlarıyla Kuzey Kutbu’nu aşmayı hayal ederek…

3 hafta ago

Mavi Gözlü Aynu’z-Zerka

Medine-i Münevvere’nin su ihtiyacının temin edilmesi için, Emevîler devrinde, birtakım çalışmalar yapıldı. Şehrin yakınlarında bulunan…

3 hafta ago

Aydın’da Bir Osmanlı Mirası Cihanoğlu Camii

Bu defa yönümüzü, Aydın’ın kalbinde yer alan asırlık bir yapıya çeviriyoruz: Cihanoğlu Camii…

3 hafta ago

Beşiktaş’ın Zirvesinde Bir Ziynet Beşiktaşlı Yahya Efendi

Buyurunuz, Yahya Efendi’nin sadece Beşiktaş sırtlarını değil, gönülleri de yeşerten menkıbesini satırlarda arayalım…

3 hafta ago

Osmanlı Avrupa’ya İlk Nasıl Ayak Bastı?

Rumeli’ye geçişin kahramanlarından Gazi Süleyman Paşa, Osmanlı tarihine “Rumeli Fatihi” olarak adını yazdırırken; Osmanlı neferlerinden…

3 hafta ago