Çanakkale… Her karışı şehit kanıyla sulanmış, her siperinde bir yiğitlik destanı yazılmış yer. Bu topraklarda yankılanan top sesleri arasında sadece mermi değil; vatan sevgisi, iman gücü ve kahramanlık da yankılanıyordu. İşte bu büyük mücadelenin kalbinde yer alan bir isim vardı ki, onun adı hem siperlerde hem gönüllerde unutulmaz bir yer edindi: Yarbay Hüseyin Avni Bey.
57. Alay’ın başında, elinde kılıcıyla süngü hücumuna kalkan bir komutan olarak görev yapan Hüseyin Avni Bey, Bir Ramazan Bayramı sabahı, şehadete erişecekti. Geride ise kanla sulanan üniforması, kılıcı, birkaç mektup ve milletin kalbine kazınmış bir fedakârlık hikâyesi bırakacaktı…
Bombardımanın şiddeti gittikçe artıyordu. Düşen mermiler, devasa çukurlar açıyordu. Önceleri düşman gemilerinden yapılan ateşlerden çok tedirgin oluyorduk. O ne müthiş bombardımandı ya Rabbi! Mermiler, insan boyundaydı. Düşüp patladığı yerde 15-20 adım çevresinde (12-14 m, çapı 4 m) ve ekseri olarak insan boyundan daha fazla derinlikte çukurlar açmaktaydı.
Birçok defa Kumandan Hüseyin Avni Bey ile birlikte, yakınımıza düşen böyle bir merminin savurduğu toprak yığınları altında kalıyor, tam boğulmak üzereyken bir başka merminin düşmesiyle, topraklarla birlikte savrulup tekrar açığa çıkıyorduk. Bu mermiler gelip geçerken korkunç bir ıslık sesi çıkarıyordu. İlk zamanlar her ıslık sesinde yüksek sesle kelime-i şehadet getiriyordum.
Bunu işiten Kumandan Hüseyin Avni Bey: ‘Alaaddin Bey evladım, ıslık sesi gelmeden evvel, için için kelime-i şehadet getir, yerinde olur. Fakat ıslık sesini işittiğiniz zaman artık yüreğini ferah tut ve şükret. Çünkü bu koca mermilerin ıslığını biz ancak üstümüzden geçtikten sonra duyarız. Hem ömrümüz bitmemiş ise hiç merak etme, işte böyle bir mermi bizi gömer ise öteki de gelir bizi yüzeye çıkartır.’
En çok sıkıntımız uykusuzluktu ama bir müddet sonra ona da alıştık. Bomba ve tüfek seslerini uykumuz arasında duyuyor fakat yine de uyumaya devam ediyorduk. Ta ki çok yakınımıza bir mermi veya bomba düşene kadar… Öyle bir halde ise şöyle gözümüzün ucuyla sağa sola bakıyor, kimseye bir şey olmadı ise teşekkür makamında sözler savurup tekrar uykuya dalıyorduk…”
Çanakkale Muharebeleri’nde gösterdiği kahramanlıkla tarihe “Şehitler Alayı” olarak geçen 57. Piyade Alayı, 1 Şubat 1915’te Tekirdağ’da teşkil edilip kumandanlığına Hüseyin Avni Bey tayin edilmişti. Alay, vapurlarla derhal Çanakkale-Eceabat’a sevk edildi. Bu günlerde düşman kuvvetlerinin yoğun bombardımanı devam etmekteydi. 18 Mart günü kazanılan deniz zaferiyle de düşmana, Çanakkele’yi denizden geçemeyeceği kabul ettirilmişti.
25 Nisan 1915 günü ise düşman kuvvetlerinin kara harekâtını başlattığı tarih oldu. İtilaf Devletleri’nin planına göre Arıburnu bölgesine Anzak birlikleriyle çıkarma yapılacak, hâkim tepeler ele geçirildikten sonra Boğaz’a inilecek ve Eceabat’ın güneyindeki birliklerin kuzeydeki ordu birlikleriyle bağlantısı kesilecekti.
O gün sabaha karşı 04.30 sularında Arıburnu’na çıkarma yapan Anzak askerlerini, önce bir bölük Türk müfrezesi karşıladı. Son erine kadar mücadele eden müfrezemizin ardından 27. Alay, düşmana karşı koydu. Nihayet Hüseyin Avni Bey kumandasındaki 57. Alay’ın gelişiyle Anzakların, Arıburnu’ndaki ilerleyişi tamamen durduruldu.
25 Nisan günü saat 17.00 gibi başta elinde kılıcıyla Hüseyin Avni Bey olmak üzere bütün askerleri “Allah Allah” ve “Lâ ilahe illallah” nidalarıyla Cesarettepe üzerine süngü hücumuna kalkmıştı. Hüseyin Avni Bey, burada çarpışan kahraman askerlerini şöyle tarif eder: “Kalpleri iman ile dolu gazanferler, süngü muharebesinden kaçan korkak düşmanına Osmanlı süngüsünün ne demek olduğunu göstermek için süngü süngüye gelmiş, birçoğunu itlaf ettikten sonra düşmanını ricata mecbur etmiş idi… Zaten kaçmayı cana minnet bilen düşman, Korku Deresi mecralarına doğru kaçıyordu. Düztepe ile Cesarettepe arası, bütünüyle düşman askerlerinin cesetleriyle dolmuştu. Korku Deresi’ne kadar gelinerek orada kalındı.”
Kapak yazısının tamamını Yedikıta Dergisi 202. sayısından (Haziran 2025) okuyabilirsiniz.
Yarbay Hüseyin Avni Bey’in cephedeki en büyük tesellisi, ailesiyle kurduğu mektuplaşma bağıydı.
Çanakkale Arıburnu’nda şehit düşen 57. Alay Komutanı Piyade Yarbay Hüseyin Avni Bey’e ait kanlı üniforma…
Annemin kardeşlerime söylediği ninnide geçen “Konya dağlarında Emir Sultan” ifadesinin izini sürdüğümde rastladım…
Güzelce Kasım Paşa’nın inşa ettirdiği Cami-i Kebir, Sultan Abdülaziz ve Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın şefkatli…
Selçukluların Anadolu’ya gelişi, tarihin seyrini değiştiren bir dönüm noktasıdır. Bu, yalnızca bir fetih ya da…
Topkapı Sarayı’ndaki Mukaddes Emanetler arasında sergilenen, gümüş mahfaza içindeki bir kol, en çok dikkat çekenlerdendir.