İçindekiler
“Ey oğul! Allah’tan kork, takva sahibi ol! Halkın malına mülküne el uzatanları affetme!”
“Sana söylediğim bu sözleri tamamıyla ezberleyip kalbine nakşetmelisin. Bundan yüz çevirmemelisin ki Hz. Allah (c.c.), seni iki cihanda talihli kılsın inşaallahu Teâlâ. Bu, sana nasihat ve vasiyetimdir. Ben bu mesuliyeti üzerimden attım. Allah, en iyisini bilir ve hüküm elbette onundur.”
Tarihte pek çok hükümdar veya âlim zat, sözlü nasihatlerini, sonraki nesillere aktarmak için “pendnâme” diğer bir deyişle “nasihatnâme” kaleme almışlardır. Tasavvufî, siyasî ve edebî vasıfları ihtiva eden bu eserlerin, daha çok sultanlar tarafından veya devlet erkânının ileri gelenleri tarafından kaleme alınan siyasetnâme nitelikli olanları dikkat çekmiştir. Hayat boyu rehber olan pendnâmelerin ise en meşhurlarından biridir, Sebüktegin’in oğlu Mahmud için yazdırdığı nasihatnâme.
Sebüktegin’in Pendnâme’si, alanın diğer önemli eserleri olan Keykavus’un Kâbusnâme’si, Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i ve Nizâmülmülk’ün Siyasetnâme’sinden daha evvel kaleme alındığı için, Müslüman Türk siyasetnâmelerinin öncülerinden sayılır.
Meşhur şair ve yazar olan Dîvân-ı Resâil kâtibi Ebu’l-Feth el-Büstî’nin hattıyla kaleme alınmış bu eser, ilk Müslüman Türk kavimlerinden Karluklar arasında dünyaya gelmiş olan Sebüktegin’in, oğluna nasihatlerini ihtiva etmektedir. Bir baskın sonucu küçük yaşta esir olmasına rağmen saltanat yolunun kendisine nasıl açıldığı hususunu anlatan Sebüktegin, oğlu Mahmud’a Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye çerçevesinde bir yol çizmek istemiştir.
Sebüktegin’in, oğlu için yazdırdığı Pendnâme, hemen hemen benzerleriyle aynı içeriği ihtiva eder. Zira Sebüktegin de oğluna ilk olarak Hz. Allah’tan (c.c.) korkmasını ve şirkten uzak olmasını tavsiye etmiştir. Halkın ancak dindar bir emîre itaat edeceği hususunda oğlunu uyaran Sebüktegin; asker maaşları, ticaret mallarının muhafazası ve istihbaratın nasıl olması gerektiği gibi pek çok konuda tecrübelerini aktarır.
Sebüktegin, oğluna verdiği nasihatlerde, Hz. Allah’ın (c.c.) kullarına hükmetmenin mesuliyetli, zor ve tehlikeli bir iş olduğunu belirtir. Allah’tan korkusu olandan, emrindeki ahali de korkar. Bu sebeple emîrliğin ilk şartının, Allah korkusu ve takva olduğunu belirtir. “Dindar olmayan padişaha itibar ve hürmet edilmez. İnsanın içindeki himmet, yüksekliğe meyleden ateş ve rüzgâr gibidir. Oyun, eğlence, şehevi arzular ve lezzet, inişe meyli olan toprağın mizacında da bulunmaktadır.” diyen Sebüktegin, oğluna siyasete taalluk eden hiçbir işte ihmal göstermemesini; adalet ve şeriat yolundan ayrılmamasını tembihlemiştir. “Kılıçla çözülecek işi kırbaçla, kırbaçla çözülecek işi ise kılıçla çözmeye çalışma!” diyen Sebüktegin, oğlunun itidalli olmasını ve orta yolu bulmasını nasihat etmektedir. İdareye verdiği amirlerini ilk hatasında azletmeyip onlara fırsat vermesini de tavsiye etmiştir.
Ülke ticaretini geliştirmeye yönelik tavsiyelerde de bulunan Sebüktegin, yolların emniyetinin son derece mühim olduğunu ve çölde tüccardan çalınan her bir malın aslında devlet hazinesinden çalındığının farkında olmasını, sultanın huzurunda oldukça mazlum görünenlerin aslında çok zulmetmiş kişiler olabileceğinden, kendisinin Dîvân-ı Mezâlim’ine (zulme uğrayanların mahkemesi) bizzat başkanlık etmesini ve şikâyetleri, aracı olmadan dinlemesini tavsiye etmiştir.
Özellikle iki günahı affetmemesini belirtmiştir ki bunlardan biri, emîre itaatsizlik yani sultanlıkta gözü olup kendisini sultanlıktan bıktırmaya çalışanlardır. Bunu yapan öz evladı dahi olsa onların kökünün kurutulması gerektiğini belirten Sebüktegin, ikinci olarak halkın malına mülküne el uzatanların affedilmeyeceğini, oğluna ehemmiyetle telkin etmiştir. Ülü’l-emre itaat ve halkı korumak hususunda oldukça net olan Sebüktegin, insanları vazifelendirirken liyakate dikkat etmesini de söylemiştir. İdarecilerin yetiştirilmesi işinin sağlam yapılması gerektiği de pendnâmenin ele aldığı hususlardandır.
Derginin tamamını Yedikıta Dergisi 188. sayısı (Nisan 2024) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!