Akademik manada mimarlığa ömrünü adayan Suphi Saatçi, uygulama noktasında da mesleğin duayenlerinden. Geleneksel mimarimizin aynı zamanda kimliğimiz olduğunu ifade eden hocanın, Osmanlı medeniyetine dair tespitleri sizi çok şaşırtacak…
Hocam sizi tanımayanlar için kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Ben Kerkük doğumluyum. İlk eğitimimi orada yaptım. Daha sonra Türkiye’ye yüksek tahsil için geldim. O zamanki adı Güzel Sanatlar Akademisi olan okulun Yüksek Mimarlık bölümüne girdim. 1974’te mezun oldum. Daha sonra doktora yapmak istedim. Bizim hocalar; “Mimarın doktoraya ne ihtiyacı var, mimar zaten sanatçıdır. Ressam gibi, heykeltıraş gibi; profesör ressam, profesör heykeltıraş olmayacağı gibi, profesör mimar da olmaz.” dediler. Doğan Kuban ismini, kitaplarından biliyordum. Ona gittim, başta kabul etmek istemedi beni. “Hangi konuda doktora yapmak istiyorsun?” diye sordu. Benim yapabileceğim bir tek konu var: “Kerkük evleri” dedim. Olmaz dedi. Sinirlendim ben de, “Neden olmasın?” dedim. “Çünkü ben Kerkük’ü bilmiyorum.” dedi. “Sizin Kerkük’ü bilmeniz gerekmez, Kerkük’le ilgili malzemeyi ben getireceğim, siz beni yönlendireceksiniz.” dedim. “O zaman değişti, olur.” dedi. Doktoraya başladık.
“Kerkük Evleri” benim hayatımın en önemli çalışması. Çok ciddi ve zevkle yaptığım bir çalışma oldu. Bana itibar da kazandırdı. Onun İngilizcesi, İslâm Başkentleri ve Kentleri Teşkilatı’ndan ödül de aldı. “Kerkük Evleri” dışında, mimarlık alanında bir de Mimar Sinan’a çok emek verdim. Hemen hemen çalışmalarımın büyük kısmını ona ayırdım. Mimar Sinan’a ne kadar yatırım yaparsanız o kadar bereket getirir.
Röportajın devamını Yedikıta Dergisi 113. sayısından (Ocak 2018) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!