Hâce Ahmed Yesevî (rah.), İslâmiyet’in Orta Asya Türkleri arasında yayılmasında büyük emeği bulunan mühim şahsiyetlerden biridir. 11. asrın ikinci yarısında Yesi’de (bugün Kazakistan sınırları içinde yer alan Türkistan kasabası) dünyaya geldi. İlk tahsilini babasından aldı. Babasının vefatından sonra ise Yesi’nin meşhur âlimlerinden ilim tahsiline devam etti. Manevî babası, Baba Arslan’ın işaretiyle Buhara’ya gitti. Burada Hâce Yusuf Hemedânî (k.s.) Hazretleri’nin irşad ve terbiyesi altına girdi. Üstazının vefatından sonra Yesi’ye döndü.
Hâce Ahmed Yesevî, vefatına kadar Yesi’de yaşamış ve burada irşad vazifesine devam etmişti. Yaşı, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) vefat yaşına geldiğinde, tekkesinin avlusuna bir çilehane hazırlatarak ömrünün geri kalanını burada geçirdi. Vefatının ardından da tekkesinin yanına defnedildi.
Onun kabrinin yanına defnedilmek, Orta Asyalı Müslümanlar tarafından mühim kabul edilmişti. Pek çok kişi, henüz hayattayken onun kabrinin civarında toprak satın alarak kabrini hazırlamıştı.
Rivayete göre Ahmed Yesevî Hazretleri, vefatından çok sonra Orta Asya’da hüküm süren Emir Timur’un rüyasına girmiş ve ona zafer müjdelemişti. Müjdelenen zafer gerçekleşince Emir Timur, Yesi’ye gelerek onun kabrini ziyaret etmiş ve devrin şaheserlerinden kabul edilen türbenin inşasını emretmişti. İnşaat kısa zamanda tamamlanmış ve türbe, cami, dergâhtan müteşekkil mütevazı bir külliye meydana gelmişti.
Şah İsmail, 1510 yılında Batı Türkistan’ın güney illerini istila edip buralarda Şiiliği yaymak isteyince, Hanefî mezhebine mensup Türkistanlılar, Ahmed Yesevî Külliyesi’ni bu mezhebin nişanesi olarak görmüşler ve onun manevî himayesine sığınarak devlet merkezini bir müddet burada bulundurmuşlardır.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…