Kapak

Ortadoğu’daki Kargaşa Kimin Eseri?

Ortadoğu’nun kanlı tarihinde İngilizlerin rolü sanılandan çok daha fazladır. Hindistan ve dünyanın birçok yerindeki sömürgelerinin devamlılığı Osmanlı’nın ve Halifeliğin ortadan kalkmasına bağlıydı. Mazlum milletlerin sırtında gittikçe semiren İngiltere, Ortadoğu’da tam hâkimiyeti sağlamak için özel ajanlarla bölgeyi yönetmeye kalkmıştı. Oxford’da verilen Arapça, Türkçe ve Farsça dil eğitimi; ardından İngiliz Kraliyet Coğrafya Cemiyeti’nde verilen askerî strateji, istihbaratçılık ve haritacılık eğitimiyle yetiştirilen ajanlar bölgede basılmamış toprak parçası bırakmamıştı…

19.yüzyılın son günlerinde Suriye, Mezopotamya ve İran otelleri birden bire yeni türeyen farklı tip ve kılıkta insanlarla dolmaya başlamıştı. Bunlar arasında özellikle İngiliz ve Alman ordusunun kurmay subayları, demiryolu mühendisleri, arkeologlar, böcek koleksiyoncuları ve kuş meraklıları en çok göze çarpanlardı. Bunlar sivil kıyafetleri; melon ya da profesör şapkaları, takım elbise ya da Arap kefiyesi ile biraz ürkek ve tedirgin, ama merak dolu bakışlarıyla ortalıkta dolaşırken herkesin dikkatini çekiyorlardı. Çoğunun üzerinde dürbün, kamera, kelebek ağı ve tabanca bulunuyordu. Bu kimseler özellikle merkezi kontrolden uzak Arap çöllerindeki şehir ve kasabalara yerleşmişlerdi. Otomobil ve telgrafın da kullanımı ile bunların casusluk faaliyetleri daha kolay ve yaygın hale gelmişti. Batı Avrupa’da sömürgecilik yarışına diğerlerine göre daha geç başlayan İngilizler bu işte çok çok öne çıkmışlardı. Bu maceracı ve genç insanlar; Oxford’da verilen Arapça, Türkçe ve Farsça dil eğitimi, İngiliz Kraliyet Coğrafya Cemiyeti’nde (The Royal Geographical Society – RGS-IBG) verilen askerî strateji, istihbarat ve haritacılık eğitimi ile de takviye edilmekteydi. O dönemde zaten birçok Batılı devlet Osmanlı’ya objektif değil, önyargılı ve düşmanca bakıyordu. İngilizler de Ortadoğu’ya gelir gelmez, İslam coğrafyasına -daha sonra Oryantalizm adı verilecek olan- bu önyargılı, suçlayıcı ve mahkûm edici pencereden bakacaklardı. İngilizler; Hindistan’da 1858’de başlayan işgallerini ve kurdukları yeni yönetimi devam ettirmenin yolunun Hilafeti yıkmak ya da kontrol altında bulundurmak, Haccı ve Hicaz’ı kontrol etmek ve Müslümanların hâmisi konumunda bulunmaktan geçtiğini biliyordu. Hatta 1881’de işgal ettikleri ve sömürge yönetimi kurdukları Mısır’ı elde tutmanın yolu da bu gözüküyordu.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ağustos (72. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.

Dr. Ahmet Uçar

Recent Posts

Karadeniz’in Çanakkalesi HARŞİT

Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…

3 hafta ago

İngiltere’den İstanbul Manzarası Mesut İnsanlar Panoraması

Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…

3 hafta ago

Gerze’nin Sevimli Misafiri Balina Aydın’ın İlginç Hikâyesi

Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…

3 hafta ago

Sarayda Kahve Nasıl İkram Edilirdi?

Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…

3 hafta ago

Büyük Selçuklu Sultanlarının Âlimlerle Münasebetleri

Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…

3 hafta ago

Liyakât ve Ehliyet Okulu Enderun İnfografiği

Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!

3 hafta ago