Orta Çağ Müslüman tüccarları, bir çeşit bankacılıkla çalışıyorlardı. Hesap açtırabiliyor, çek yazabiliyor, para havalesinde bulunabiliyor, poliçe tanzim edebiliyorlardı. Ticaretle zenginleşen Müslüman tüccarlar, mallarını, gasp gibi bazı tehlikelerden korumak amacıyla, belli bir ücret karşılığında, para yerine bir çeşit kredi mektubu ve “süftece” (poliçe) tanzim ediyorlardı. Böylelikle tüccar, istediği beldedeki bir malı, kendi beldesindeki mal veya parasını teminat gösterip teslim alabildiği gibi, karşı taraf da gelip onun malını götürebiliyordu…
Nakit taşımanın; kaybolma, çalınma, taşıma zorluğu, gasp edilme gibi risklerinden kurtulma fikri, Orta Çağ’ın Müslüman tüccarları arasında, “para hareketi olmadan para transferi”ni sağlayan birtakım kıymetli evrakın ortaya çıkmasını sağlamıştı. Bunlardan biri “süftece” idi. Günümüzün Kambiyo senedi makamında düşünebiliriz, süfteceyi. Buna göre borçlu, belge sahibine başka bir yerde, belgede belirtilen şartlar dâhilinde ödeme yapacağını vaat etmiş olurdu.
Süftecenin uygulanmasında üç taraf söz konusudur: Süfteceyi düzenleyen sahip (keşideci), kendi adına evrak düzenlenen müstefîd (lehtar) ve asıl borçlu olarak bedeli ödeyecek meshûb (muhatap).
Süftece; bir kimsenin yol riskinden veya taşıma külfetinden kurtulmak amacıyla malını, bulunduğu yerdeki birine verip o kimsenin, gideceği yerdeki vekilinden alması için verilen poliçe yazısı olarak tarif edilebilir.
Bir süftecede şu kayıtlar bulunmalıdır:
• Muayyen bedel
• İsimler
• Düzenlenme yeri ve tarihi
• Ödeme yeri
• Vadesi, bedel kaydı
• Ödeme tarihi
Süftecenin kullanım sahasının genişlemesi, uluslararası ticaret sistemini de temelden değiştirmiş ve ticaret hacminin olağanüstü büyümesini sağlamıştı. Bu sistemde, kredi mektubu biçiminde transfer edilen senetler karşılığında, yüksek tutarlı ödemeler gerçekleştirilebilmekteydi.
Süftece sistemi sayesinde, meselâ Bağdat’taki bir tüccar, gerekli olan miktarı, belgeyi imzalayan keşideci ve alıcıya ödeyerek Buhara’daki malların parasını havale edebilirdi. Bir sonraki aşamada tüccar, Buhara’daki meslektaşına süfteceyi gönderirdi. Buhara’daki tüccar da süfteceyi, Bağdat’taki keşideciye aracılık yapan borçluya verirdi.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 186. sayısından (Şubat 2024) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!