Salih, sahibi olduğu dükkânda sanatını işlerken birden patlayan bir tüfekten çıkan kurşunla kalbinden yaralanmış ve oracıkta ölmüştü. Günlerden cumartesiydi. maktulün mirasçılarının isteği üzerine mahkemece olay mahallinde keşif yapılmış ve Salih’in sol memesi altından aldığı kurşun yarası sebebiyle öldüğü tespit edilmişti…
Gazetelerde hemen hemen her gün maganda kurşunlarından birine hedef olarak hayatını kaybeden insanların haberleriyle karşılaşıyoruz. Öteden beri kim bilir kaç masum insan böyle nâhak yere telef olup gitti. Bugün bu kazalar genellikle, bir futbol karşılaşmasını kazanan takımın taraftarlarının sağa sola sevinç ateşi açması, bir düğün merasimi sırasında silahların bilinçsizce ve ulu orta ateşlenmesi ya da silahını yağlayan veya onunla oynayan bir kimsenin istemeden silahın mekanizmasını harekete geçirmesi gibi durumlardan kaynaklanmaktadır. Bu sorumsuz, dikkatsiz ve bilinçsiz insanların davranışları sonucu birçok insan ölmüş, yakınları ise unutulması güç acılara boğulmuşlardır.
Aşağıda anlatacağımız hikâye, Osmanlı devrinde, Bosna eyaletine bağlı Mostar şehrinde vuku bulmuştu. Hikâyenin dikkat çeken tarafı ise kahramanın, günümüzün tabiriyle, bir serseri kurşuna kurban gitmiş olmasıdır. Kökleri Foça’ya dayanan Salih, Temmuz ayının muhtemelen sıcak bir cumartesi gününün öğle vaktinde, sahibi olduğu dükkânda mesleği ile meşgul olmaktadır. O esnada dışarıda aniden patlayan bir tüfekten çıkan mermi Salih’e isabet etmiş ve onu yaralamıştır. Kalbinden yaralanan Salih olduğu yere yığılmış ve oracıkta hayatını kaybetmiştir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ocak (65. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…