1831 yılı ve sonrasında Osmanlı toprakları sürekli sağlık misyonerlerinin işgaline uğramıştı. Doktorluk ve diğer sağlık faaliyetleri yaparken aynı zamanda bir “Hıristiyanlaştırma Projesi”ni gerçekleştirmeye çalışıyorlardı…
“İnsanın olduğu yerde acı, acının olduğu yerde doktora ihtiyaç, doktora ihtiyacın olduğu yerde de misyonerlik için çok uygun bir fırsat vardır.” düsturu ile işe başlayan American Board yönetimi ve ona bağlı misyonerler,insanlığı “Hıristiyanlaştırma Projesi” olarak da baktıkları doktorluk ve diğer sağlık faaliyetlerinde bulunmak üzere; 1831 yılı ve sonrasında Osmanlı topraklarına sürekli sağlık misyonerleri göndermeye başlamışlardı. Çünkü Amerikalı misyoner örgütler için sağlık; misyon raporlarından da anlaşılacağı üzere her zaman en çok başarılı gözüktükleri faaliyet alanlarından biri olmuştu. Misyonerlere göre Hazret-i İsa’nın bizzat kendisi; ilahî gücünün bir kısmını hastaları iyileştirmekte kullandığına göre, tıbbî yardım ve bakımın misyoner faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olması da gayet tabii idi. Dolayısıyla misyoner faaliyetlerinin başladığı bir yerde, hemen sağlık alanındaki çalışmalar da başlamalı idi. Bu çerçevede, Osmanlı topraklarında boy gösteren ilk misyoner hekim, 1833 yılında Beyrut’a gelen Dr. Asa Dodge olmuştu. Bir yıl sonra Kudüs’e geçen Dr. Dodge, tifüse yakalanarak 1835 yılında kutsal topraklarda hayatını kaybetmişti
1835’te ise misyonerlik faaliyetlerinin tıbbî misyonla desteklendiğinde daha çok güçlü ve donanımlı olacağı düşüncesiyle Dr. Ashael Grant her misyon merkezini sağlık hizmetleriyle (imkanlarıyla) donatmakla vazifelendirilmiş ve bu amaçla Türkiye’ye gönderilmişti. Misyonerlere göre bu yıllarda Türkiye’de savaşlar, bulaşıcı hastalıklar, yokluk ve yoksulluklar sebebiyle sağlık hizmetlerinin yetersiz oluşu; bu hususta çalışanları “misyoner” bile olsa halkın nazarında “göz bebeği” durumuna getiriyordu.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Mart (31. Sayı 2011) sayısından okuyabilirsiniz.
Selçuklu sultanlarının Haremeyn’e olan bağlılıkları ve İslâm ümmetine hizmet etme arzusu, her şeyin üzerinde olmuştur.…
Çanakkale’de bir yanda düşmanla göğüs göğüse çarpışılırken, diğer yanda yakıcı sıcak, toz bulutları, sinekler ve…
Bir fotoğraf karesinin arkasında yer alan ifadeler, sadece bir fotoğrafı değil, o ânın içindeki bütün…
Tarihin en kudretli hükümdarlarından biri olan Sultan Süleyman Han’ın uzun ve zaferlerle dolu saltanatı, kudretinin…
Selçuklu döneminde sultanlarla birlikte vezirler ve önde gelen devlet adamları da mukaddes beldelere hizmet etmeyi…
Hac emîrliği, Abbasîler ve Selçuklular devrinde güvenliğin ötesinde siyasî ve dinî otoritenin de sembolü olmuştur.…