Meyan Kökü, biyolojik olarak en faydalı bitkilerden biridir. Gelişmiş teknolojik aletlerle laboratuvarlarda hastalıklara çare ararken, küçücük bir tohumun yararları sayılamayacak kadar çoktur. Meyan; Suriye, İran, Kafkasya, Kırım, İtalya ve ülkemizde yetişir. Önceleri Ege Bölgesi’nde yaygın olarak yetiştirilen meyanın ekim alanları günümüzde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine kaymıştır. Evliya Çelebi, seyahatlerinden birinde karşılaştığı meyan kökünü ve bunun faydalarını da kaydetmiş…
Hac niyetiyle yola revan olan Evliya Çelebi, Batı Anadolu’dan geçerken Tire, Manisa ve Aydın’a da uğrar. Çelebi, yine kalemine davranıp bu eyaletlerin ticaret mallarını ve Balat kasabasından aldıklarını anlatır. Burada yetişen meyan kökü, Çelebi’nin dikkatini çekmiştir. Meyan kökünün faydalarını saymakla bitiremeyen meşhur seyyahımız, yetmiş çeşit faydasının görüldüğünü özellikle belirtir.
Bitkilerle ilgili günümüz araştırma kitaplarıyla bir karşılaştırma yaptığımızda, Evliya Çelebi’nin anlattıklarının 21. yüzyıldaki araştırmalarla da birebir örtüştüğünü görmekteyiz. Bugün bilim adamları, meyan kökünün balgamı (salgıları) yumuşatıp kolaylıkla dışarı atılmasını sağladığını, krampı giderdiğini, bronşit ve öksürüğe iyi geldiğini, ülserin ve sair yaraların iyileşmesini hızlandırdığını söylemektedirler. Çelebimiz, Ege sahillerinde Menderes Nehri’nin döküldüğü yerde Balat şehrini, kalesini ve meşhur meyan kökünü anlatıyor.
“Bu kaleyi Aydınoğlu İsa Bey’in emirlerinden Emîr Polâd fethettiği için buraya Polâd Kalesi derler. Fetihten sonra öyle mamur olmuştu ki beyliğin üç büyük şehrinden biri Ayasuluk, biri Milas ve biri de bu Balat şehri idi. Menderes Nehri’nin denize karıştığı yerde, deryadan bir top menzil uzakta, Menderes Nehri’nin iki yakasını vurabilecek bir kale şehirdir. Burçları hâlâ sağlamdır. Balat Kalesi leb-i deryadan (deniz kenarından) uzaktır…
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ocak (17. Sayı 2010) sayısından okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…