Kastamonu Kasaba Köyü’nde, çok alışık olmadığınız bir yapı ile tanıştırmak istiyoruz sizleri. Anadolu zenginlikleri içinde cevher niteliğindeki Mahmud Bey Camii, ahşap işçiliği ve kökboyalı işlemeleriyle gelen misafirlerine göz şöleni vadediyor…
Seyahate çıkarken gezilecek yerler listesi yapmak, çoğu zaman size güzel ve planlı bir gezi imkânı sunar. Fakat bazen ana güzergâhtan çıkıp tali yollara girmek gerekir. Bir şehrin en meşhur camisini, meydanını, hanını, hamamını görmek güzeldir. Fakat çoğu kimsenin bilmediği, duyduğu lakin “Merkezden uzakmış, kim gidecek ta oraya?” dediği yerleri görmek, ayrı bir mutluluk verir insana. Çünkü siz, onun için emek verirseniz, o yer de sizi özel hissettirir, size ruhunu açıverir.
Şimdi öyle bir mekâna gidiyoruz. Kastamonu Kasaba Köyü’ndeki Mahmud Bey Camii’ne… Evet, garip ama köyün ismi Kasaba… Diğer acayibimize giden şey de genelde şehir merkezinde alışık olduğumuz ihtişama sahip bir yapının köyde ne işinin olduğu. Bunun cevabını ve cami hakkında genel malumatı, Kastamonu’dan yaklaşık 20 km uzaklıkta, ana yoldan toprak köy yoluna saptığımız yolculuğumuzda sizlere aktaralım.
Malumunuz, Kastamonu ve yöresinde Osmanlı’dan evvel Candaroğulları Beyliği hüküm sürmekteydi. Ve beylik, şehre günümüzde hâlâ hayranlıkla baktığımız kadim ve zarif eserler bıraktı. Hiç şüphesiz bu eserlerden biri de 1367 yılında yaptırılan Mahmud Bey Camii’dir.
Yapının merkezden uzakta olmasının sebebi ise Candaroğlu Hükümdarı Adil Bey’in oğlu ve caminin yapıldığı devrin hükümdarı Celaleddin Bayezid Bey’in kardeşi Emir Mahmud Bey’in, eski adıyla Ilısu, şimdiki ismiyle Kasaba mevkiinde emirlik yapmasıdır. Mahmud Bey, idare ettiği yerin merkezinde kendi adıyla bir Cuma camii yaptırmış ve 650 yılı aşkındır bu yapı, sağlamlığı ve güzelliği ile tanınır olmuş.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 158. sayısından (Ekim 2021) okuyabilirsiniz.
“Serhaddin ucunda bir gölge, bir dua gibi durur bazı yerler. Deliorman da onlardan biridir; sessiz,…
Cihan hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman, son seferinden hemen önce yazdığı vasiyetnamesinde su hizmetinden bahsediyordu…
Anadolu topraklarında dikilitaş formundaki en büyük Türkçe kitabe, Germiyanoğluları zamanında dikilmiştir. Kütahya’da bulunan kitabe, taş…
“Her gün için bir parça ekmeğim ve ibadet edeceğim bir mescidim olsun, bu bana yeter.”
Bir şehir nasıl marka olur? Veya bir şehir nasıl pazarlanır? Bu sorulara en isabetli cevabı,…
Bu makalemizde İslâm şehirciliğinin ilk dönemlerine ve şehir müelliflerinin ilk misallerine temas edeceğiz…