Her yaştan insanın severek yediği dondurmanın hikâyesini, her toplum kendisiyle başlatır. Dondurmanın milattan öncesine dayanan ve günümüze ulaşan, kar-buzdan kaymak tutmuş süte uzanan tarihiyle serinlemek ister misiniz?..
Hikâye çok… M.Ö. 5 veya 4. yüzyılda Antik Yunan’dan Atina’da buz kâseler içinde meyve karışımları satılırmış. Çünkü Hipokrat, antik Yunan ahalisini “vücut sağlığına ve refaha faydalı” diye buz yemeye teşvik edermiş.
Büyük İskender’in Asya seferi sırasında kâseler içinde donmuş bal, süt karışımından oluşan tatlılar yenirmiş.
Ünlü Roma imparatoru Neron, gladyatör dövüşlerini seyrederken, kendisine lezzetli yiyecekler ikram edilirmiş. Güya elemanlarından biri, bir gün dağın zirvesinden topladığı karları bir kaba doldurmuş, üzerine bal ve çeşitli meyve parçaları dökerek imparatora sunmuş. Neron, o güne kadar hiç tatmadığı bu yiyeceği o kadar çok sevmiş ki derhal bir köle ordusunu kar toplamaya göndermiş. Karın üzerine bal ve ezilmiş meyve döktürerek, tarihin ilk dondurmasını hazırlatmış.
Başka rivayetler de var. İran’da Pers İmparatorluğu zamanında yaz mevsiminde lezzetle tüketmek için çeşitli aromalar bir araya getirilirmiş. Buz; gül suyu, safran ve çeşitli meyvelerle karıştırılırmış.
Dünyanın en uzak köşesi Çin’de M.Ö. 200 civarında, dondurulmuş süt ve pirinç karışımı kullanılırmış.
Bu ve benzeri rivayetlerde gerçeklik payı olabilir ancak hiçbiri dondurmayı ilk keşfeden olmayı hak etmez. Zira buzlu yiyeceklerin varlığı binlerce yıl öncesinin antik medeniyetlerine kadar uzanmaktadır. Arkeoloji, yaklaşık 4.000 yıl önce Mezopotamya’da, Fırat nehri havalisinde buzhanelerin bulunduğunu tespit etmiştir. Mısır firavunlarının da Nil havzasında buna benzer soğuk hava depolarının olduğu bilinmektedir.
13. yüzyılın meşhur seyyahı Marco Polo, Çin’e gittiğinde ahalinin buz ve süt karışımı bir gıda yediğini görünce bu metodu Avrupa’ya götürmüş, böylece Avrupa dondurmayla tanışmış. Oysa bir Avrupalının bunu öğrenmek için Çin’e gitmesine gerek yoktu. Balkanlar’da ve Anadolu’da buz kullanarak meyve ve içecek tüketmeyi herkes bilirdi ki Anadolu’da buna “karsanbaç” derler. Bu bölgelerde yaşayan insanlar ve gelenekleri, Avrupalı için hiç de yabancı değildi.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yüksek düzlüklerden toplanan buzların katırlarla nakledilerek çeşitli bölgelerdeki mahzenlerde depolandığı, konsantre üzüm suları, şerbet, pekmez, bal, kaymak ile karıştırılıp dondurma benzeri buzdan tatlılar elde edildiği bilinmektedir. Bu gelenek, Anadolu’da hatta Asya’da Türkistan ve Hindistan’ın çeşitli yörelerinde hâlen yaşamaktadır.
İstanbul’da 15. ve 17. yüzyıllar arasında Eyüp’te kar biriktirme çukurları vardı. Bunlardan biri, bugün Piyer Loti Kahvesi’nin bulunduğu İdris Köşkü Tepesi’ydi ki buraya “Karyağdı Tepesi” de denirdi. İnsanlar burada biriken karların üzerine saman vs. serperek güneş almasını önler ve bir sonraki kışa kadar yiyeceklere katılmak üzere kar temin ederlerdi. Kar, o dönem için ciddi gelir kaynaklarından biriydi.
Kar kuyularından bir diğeri, bugünkü Mecidiyeköy’de idi. Çevreyolunun kuzeybatısındaki Karkuyusu Sokağı’nın adı, kar kuyularının kullanıldığı günlerden yadigârdır.
Çevrede hiçbir binanın olmadığı o zamanlarda, yaz aylarında püfür püfür serin rüzgârlar eserdi. Bizans devrinden beridir buralarda kar kuyularından gerek buz parçaları gerekse serin su temin ederlerdi.
Osmanlı sarayı ve İstanbul için Bursa Uludağ’dan deniz yoluyla kar ve buz getirildiği bilinmektedir. Bilhassa Ramazan-ı Şerif ayının yaz mevsimine denk geldiği yıllarda şehre büyük miktarlarda sevkiyat olur, padişah anneleri ve hanımları bir kısmını ücretsiz olarak halka dağıtırlardı.
Avrupa’da günümüzdeki hâliyle dondurma imalatı İtalya’da gerçekleştirilmişti. 1500’lü yıllarda Fransa kraliçesi Catherine de Medici’nin Floransalı aşçıları, dondurma sanatını iyice geliştirdiler.
1660 tarihinde Sicilyalı Procopio Coltelli, dondurmayı Fransa kralı 14. Louis’e sundu. Dondurmanın tadını çok beğenen Fransa kralı, Paris’in ünlü kahvehanesi Procope’de bir davet vererek dondurmayı asilzadelerle tanıştırdı. Bu, dondurmanın seyrini değiştirdi ve hızla yayılmasını sağladı. Öyle ki 1676 senesinde Paris’te 250’ye yakın dondurmacı olduğu bilinir.
İngiliz ev hanımı Hannah Glasse, Mükemmel Tatlıcı isimli bir kitap yazdı ve içinde dondurma tarifleri verdi. 1846 yılında yine bir ev hanımı olan Amerikalı Nancy Johnson, elle çalışan ilk dondurma makinesini imal etti.
Dondurmayı ilk kez seri olarak üreten kişi ise Baltimorelu sütçü Jacob Fussell’di. 1851 yılında satamadığı fazla sütlerini dondurarak depoladığı için tarihte “ilk seri dondurma üreticisi” olduğu ileri sürüldü.
1874 senesinden itibaren ABD’de, dondurmanın içine nelerin konulacağı, kanunla tespit edilmeye başlandı. Avrupa’da 20. yüzyılın başlarında koruma ve konservasyon tekniklerinin gelişimiyle birlikte üretimi iyice yaygınlaştı. ıı
Kaynaklar: Compeat Confectioner, Hannah Glasse, London-1760; Book of Firsts, Gordon Kerr, Bloomsbury USA-2011; Who Invented Ice Cream?, icecreamhistory.net; History of Ice Cream, thenibble.com; Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul-1993.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!