“Gönlünde Allah-ü Teâlâ’nın aşkını taşıyanlar, dünya ile tamamen irtibatlarını kesmişlerdir. Bunlar, halk içinde Hak ile olurlar, bir an Allah-ü Teâlâ’yı unutmazlar.”
Hâce Ahmed Yesevî, Orta Asya Türkleri arasında İslamiyet’i yayan, din âlimi olarak Türk dünyasının manevî hayatını etkilemiş nadir şahsiyetlerden biridir. Sovyet Rusya’nın Komünist idaresi altında böyle zatlar, dinî hüviyetleri saklanarak şair diye tanıtılmışlardır. Asıl ismi Ahmed bin İbrahim bin İlyas’tır. “Pîr-i Türkistan”, “Hazret-i Türkistan”, “Hazret-i Sultân”, “Hâce Ahmed”, “Kul Ahmed Hâce” isimleriyle anılan Hâce Ahmed Yesevî; bugün Güney Kazakistan’ın Çimkent şehri yakınında bulunan Sayram (İsticap) kasabasında dünyaya gelmiştir. Babası Şeyh İbrahim Ata, annesi Ayşe Hatun (Karasaç Ana) olarak bilinmektedir. Ayırca, babası Hazret-i Ali (k.v.)’nin oğullarından Muhammed Hanefî’nin neslinden gelmektedir.
Yedi yaşında iken babasını kaybeden Hâce Ahmed Yesevî, ilk tahsilini yedi yaşına kadar babasında yapmıştır. Manevî ilimleri Baba Arslan’dan ve Yesi’nin meşhur âlimlerinden Şihabüddin İsficabi’den öğrenmiş, manevî babası Baba Arslan’ın vefatından sonra da onun işareti ile Buhâra’ya gitmiştir. Hicrî üçüncü asırdan beri İslâmiyet’in ilim ve kültür merkezi haline gelen Buhâra’da, Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiye’nin sekizincisi, Hâce Yusuf Hemedânî (k.s.)’ne intisap edip onun irşad ve terbiyesi altına girmiştir. Hâce Ahmed Yesevî; henüz 27 yaşında, üstazı Yusuf Hemedânî (k.s.) Merv, Buhâra, Herat, Semerkand gibi İslâm merkezlerini dolaşarak insanlara İslâm’ı ve tasavvufu anlatırken yanında bulunmuştur.
Hâce Ahmed Yesevî, üstazının vefatından sonra onun üçüncü halifesi olarak bir müddet Buhâra’da hizmete devam etmiş ve aldığı manevî işaretle Türkistan’a gitmek icap edince müridlerine Abdülhâlik Gucduvâni Hazretleri’ne tabi olmalarını vasiyet ederek Yesi’ye dönmüş; vefatına kadar da burada vazifesine devam etmiştir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Haziran(10. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!
View Comments