Kalemiyle Osmanlı sanatına damga vuran bir deha ve Devlet-i Aliyye’de, “hat ekolü” sahibi bir hattat… Hüsn-i hat sanatını zirveye taşıyan müstesna bir şahsiyet… Şeyh Hamdullah…
1436-1520 arasında 84 yıl ömür sürdüğü tahmin edilen Hattat Şeyh Hamdullah’ın hayatı, hat sanatının beşiği Amasya’da başlamış, yine bu sanatın zirve şehri İstanbul’da son bulmuştu.
Hamdullah Efendi henüz Amasya’dayken, Fâtih Sultan Mehmed devri hattatlarından Maraşlı Hayreddin Efendi’den hüsn-i hat meşk ederek “Aklâm-ı Sitte”den (yani altı yazı çeşidi olan tevkî, rikā, muhakkak, reyhânî, sülüs ve nesih’ten) icâzet aldı. Diğer taraftan, babası Şeyh Mustafa Dede’nin yanında seyr ü sülûkünü tamamlamıştı.
Güzel yazıdaki mahareti vesilesiyle, Amasya sancakbeyi Şehzade Bayezid’in muhabbetini kazandı. Sanata meraklı olan şehzade, onu kendisine hat hocası tayin etmiş ve ondan icâzet almıştı. Şehzadenin, “Sultan İkinci Bayezid Han” unvanıyla tahta çıkışından sonra İstanbul’a davet edilen Şeyh Hamdullah, saray kâtibi ve hüsn-i hat muallimi olarak görevlendirildi. En güzel eserlerini de bundan sonra vermeye başladı.
Ömrünü hat sanatına adayan Şeyh Hamdullah, kendine has üslûbu ile Osmanlı hat sanatında en uzun süre takip edilen bir ekol/mektep sahibi olmuş ve kendisinden sonra gelen hattatlar, yazılarını onunkilere benzetmeye çalışmışlardır.
Şeyh Hamdullah beş asır boyunca Türk hat sanatının en büyüğü olarak tanınmış ve ‘Kıbletü’l-küttâb’ (yani hattatların kıblesi) sayılmıştır. Geliştirdiği tarz ve üslupla 6 yazı türünün bütün nevilerinde olgunluk çağına ulaşılmış, mushaf, cüz, murakka‘, kıta ve kitaplarda hat sanatının en güzel örnekleri verilmiştir.
Hattatlığının yanında Şeyh Hamdullah, rekortmen bir okçu ve iyi bir yüzücüydü. Hatta bir yaz günü Üsküdar’dan denize girdiği ve ağzındaki cüzdan ıslanmadan Sarayburnu’na kadar yüzdüğü aktarılır. Yine hünerli elleri yalnız kaleme değil iğneye de hakimdi. Sultan Bayezid için, dikiş yerleri hiç belli olmayan bir kaftan bile dikmişti.
Müze, kütüphane ve özel koleksiyonlarda pek çok eseri bulunan Şeyh Hamdullah; onlarca Mushaf-ı Şerif, bin civarında En‘âm, Kehf ve Nebe’ sûreleri, evrâd, ezkâr ve dualar, kıta ve murakka’lar yazmıştır. İstanbul ve Edirne İkinci Bayezid camileriyle İstanbul Firuz Ağa ve Dâvut Paşa camilerinin inşâ kitâbeleri Şeyh’in eseridir.
Yağı 1520’de tükenen, fakat ışığı asırlarca sönmeyecek olan bir kandil mesabesindeki Şeyh Hamdullah’ın cenaze namazını, Zenbilli Ali Efendi kıldırdı. Naaşı, vasiyeti üzerine Karacaahmet’e defnolundu. Bilahare birçok meşhur hattat da Şeyh Hamdullah’ın yakınına defnedilince, bu kabirler topluluğu zamanla “Şeyh Sofası” diye anılır olmuştu.
Şimdi sizi Şeyh Hamdullah’ın 500 yıldır hâlâ güzelliğini koruyan eserlerinden birkaçı ile baş başa bırakıyoruz…
Kore Savaşı'ndaki Türk askerin disiplin ve dirayeti, Amerikan ordusunun oldukça dikkatini çekmiş ve araştırma konusu…
Roger de Flor... Kimi zaman iyi bir kumandan, kimi zaman bir hain olarak anıldı. Bir…
Tarih kitapları, kar hakkında bilgi verirken daha çok onun olumsuz rolünden bahsederler ve bu konuya…
Şimdi bu dönüşümün ortasında, eski ve yeni Trabzon arasında bir köprü kurarak; anılarımı ve şehri,…
Bazı mürekkepler vardır ki çok iz bıraksalar da kendileri görünmezler. İsimleri satır aralarında gizli kalmış,…
Tarih sahnesinde öyle devirler vardır ki yalnızca kılıçla değil, kalemle de hüküm sürülür. Selçuklu asrı,…