Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’un fethinden sonra, şehrin her sahada gelişmesi maksadıyla büyük hizmetlere imza atmıştı. Bunların en mühimi de devrinin en önemli vakfı olan Fatih Külliyesi idi…
Müesseseler, insanların birbirleriyle ahenk haline koymak istedikleri inançların ve aksiyonların mahsûlüdür. Bu açıdan bakılınca; vakıflar ile toplum gruplarının dünya görüşü, insan anlayışı, hayat, ölüm, ahiret vb. konulardaki inançları arasında sıkı bir münasebet ve anlayış birlikteliği olduğu görülmektedir.
Fatih devri ahlâk ve zihniyeti, vakıf müesseselerinin gelişmesine son derece uygundu.
Fatih Sultan Mehmed, kendi zamanında kurulan vakıfların şahsî hayır olmasına dikkat etmiş, bazı sivil ve askerî bürokratların makamlarını da kullanarak devleti zarara uğratmalarına izin vermemişti. Fatih; mîrî toprakların özel şahıslar tarafından vakfedilmesinin devleti büyük zarara uğrattığı gerekçesiyle gelir kaynakları sırf devlet arazisinden olan vakıfların (irşâdî vakıflar) büyük bir kısmını feshetmiş ve bunların gelirlerini devlet hazinesine katmıştı. Böylece bazı vakıf kurucuların sosyal ve hayrî vakıflardan çok, aile vakıfları kurarak servetlerini muhafaza etme emelleri engellendiği gibi, vakıfların ölçüsüz bir şekilde çoğalarak devlet kaynaklarını kurutmasının da önüne geçilmişti.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Haziran (34. Sayı 2011) sayısından okuyabilirsiniz.
Kore Savaşı'ndaki Türk askerin disiplin ve dirayeti, Amerikan ordusunun oldukça dikkatini çekmiş ve araştırma konusu…
Roger de Flor... Kimi zaman iyi bir kumandan, kimi zaman bir hain olarak anıldı. Bir…
Tarih kitapları, kar hakkında bilgi verirken daha çok onun olumsuz rolünden bahsederler ve bu konuya…
Şimdi bu dönüşümün ortasında, eski ve yeni Trabzon arasında bir köprü kurarak; anılarımı ve şehri,…
Bazı mürekkepler vardır ki çok iz bıraksalar da kendileri görünmezler. İsimleri satır aralarında gizli kalmış,…
Tarih sahnesinde öyle devirler vardır ki yalnızca kılıçla değil, kalemle de hüküm sürülür. Selçuklu asrı,…