İslam’a hizmet davasının önde gelen isimlerinden Ahmet Davutoğlu, komünist toplama kamplarından Türkiye’ye uzanan çileli, ama bir o kadar da kıymetli bir hayatın numune simalarından birisi…
Türkiye’de Ehl-i Sünnet itikadının 20. asırdaki savunucularından biri de şüphesiz Ahmet Davudoğlu Hoca’ydı. Çocuk yaşta gönülsüz başladığı tahsilini ikmal eden, pehlivanlar diyarının müstesna bir yiğidi, “karınca ezmez” bir rikkat ve merhamet sahibiydi o. Doğduğu toprak olan Bulgaristan’da sırf inanç ve etnik kimliği yüzünden maruz kaldığı dile gelmez baskı ve işkenceye, ata yurdu olan Türkiye’de sözleri çarpıtılarak hapis ve sürgün gibi meşakkatlere rağmen Davudoğlu, son asırda gemi iyice azıya alan reformistlere karşı çetin mücadelelere girişen metin ve gayûr bir dava adamıydı. Adı bugün yalnız bin bir güçlükle yapılabilen ihtifallerle anılsa da arkasında İslam’ın nezih itikatlarına dair telif ve daha çok tercüme ettiği hacmi ve kıymeti büyük eserler bıraktı…
Gönülsüz Başlayan Macera!
Ahmet Davudoğlu 1912’de, bir zamanların serhat beldesi olup bugün Bulgaristan sınırlarında kalan Deliorman’da dünyaya geldi; kendi ifadesiyle “hırçın” bir çocuktu. Dedesi Davud Ağa “başaltı” derecesine dek yükselmiş bir pehlivan. Dindarlığı ve din adamlarına hürmetiyle temayüz eden babası Davud Hasan Ağa da fakir bir çiftçiydi. Altı yaşında, doğduğu köy olan Kalaycıköy’de mahalle mektebine başlayan Davudoğlu, yine kendi köylerinde açılan yeni usul mektebe devama başladı. Birlikte kaydoldukları ağabeyi 4 yıllık mektebe yalnız 2 yıl tahammül edebildi. 1924’te bütün gönülsüzlüğüne, anasından uzakta “taş arası bir mektebe” bırakılmak istemeyişine rağmen babası kolundan tutup Şumnu’ya götürdü onu, tahsil için. Ayak sürüyerek gittiği okula ilk seferde parasızlık yüzünden kaydolamadı; babası perişan olmuştu. Ama Ahmet, “ağabeyi ve hayvanlarına kavuştuğu” için keyifliydi. Bu keyifli günler uzun sürmedi…
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Nisan (68. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.
Selçuklu sultanlarının Haremeyn’e olan bağlılıkları ve İslâm ümmetine hizmet etme arzusu, her şeyin üzerinde olmuştur.…
Çanakkale’de bir yanda düşmanla göğüs göğüse çarpışılırken, diğer yanda yakıcı sıcak, toz bulutları, sinekler ve…
Bir fotoğraf karesinin arkasında yer alan ifadeler, sadece bir fotoğrafı değil, o ânın içindeki bütün…
Tarihin en kudretli hükümdarlarından biri olan Sultan Süleyman Han’ın uzun ve zaferlerle dolu saltanatı, kudretinin…
Selçuklu döneminde sultanlarla birlikte vezirler ve önde gelen devlet adamları da mukaddes beldelere hizmet etmeyi…
Hac emîrliği, Abbasîler ve Selçuklular devrinde güvenliğin ötesinde siyasî ve dinî otoritenin de sembolü olmuştur.…