Tüp geçit projesi, Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın büyük bir fedakârlıkla yürüttüğü imar faaliyetlerinin bir devamıdır. Tahttan indirilmesiyle yarıda kalan birçok projeden sadece birisi olan bu proje, şu an yapımı devam eden tüp geçit projesinden bir buçuk asra yakın bir zaman önce hazırlanmıştı.
İstanbul’da ulaşım, tarih boyunca hep büyük bir mesele olarak gündemde kalmıştır. İki kıtayı ayıran boğazın bir şekilde geçilmesi bu meselenin odak noktasını teşkil etmiştir. Haliç kısmında ulaşım daha az maliyete sahip gemi ve köprülerle sağlanmışsa da boğaz kısmında ulaşım bu kadar kolay olmamıştır. Gemilerin devreye girmesiyle bir nebze rahatlayan boğaz ulaşımı, daha sonraları demiryolu ve kara vasıtalarının artmasıyla köprü ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple boğazın iki yakasını birbirine bağlayacak köprü ve tünel (tüp geçit) çalışmaları tarih boyunca ve bilhassa son yüzyılda gündemden hiç düşmemiştir.
İstanbul’un kara tarafında uygulanmak üzere tüneller ile yine boğazı birbirine bağlayacak köprüler ve denizin içinden tüp geçit için projeler yapılmıştır.
İlk Köprü Projesi
Bu çalışmaların ilki, köprü olarak 1500 yıllarında Leonardo da Vinci tarafından Sultan İkinci Bayezid Han’a (1481-1512) sunulmuştur. Bu projede Haliç üzerine bir köprü düşünülmüş, ayrıca bir açılır kapanır köprünün de Boğaz’a yapılması teklif edilmiştir.
Uzun yıllar böyle bir proje hayata geçmemiş, ancak 1836 yılına gelindiğinde Haliç’te ilk köprü hizmete girmiştir. Bu köprü Azapkapı ile Unkapanı arasında kurulmuştur. Ardından 1845 yılında Sultan Abdülmecid Han’ın annesi Bezm-i Âlem Vâlide Sultan tarafından bugünkü Karaköy Köprüsü yaptırılmıştır. Bu köprü muhtelif zamanlarda yenilenmiş olup hâlâ hizmete devam etmektedir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Eylül (13. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.
Haziran 1908’de Baltık Denizi kıyısındaki Reval şehrinde, İngiltere’nin kral ve kraliçesi ile Rusya’nın çar ve…
Avrupa’da yaygın olan cüzzam hastalığı, haçlıların Kudüs’ü işgaliyle başka coğrafyalarda da görülmeye başlamıştı. Bu hastalığı…
Toprak, bir milletin hafızasıdır. O hafızanın en derin satırlarını ise mezar taşları yazar. Her biri…
Eskişehir’in doğusunda, Sakarya Nehri’nin sessiz pınarlarından hayat bulan verimli bozkırlarda, iki kardeş ilçe yükselir: Çifteler…
Sultanların saltanatına değer katan seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in en büyük destekçilerinden Fenârîzâde Ali…
Ordusu, müneccimlerin vereceği haberi beklerken o, okuduğu âyet-i kerîmelerle askerlerine en büyük dayanağı sağlamıştı…