Bir zamanlar vaktin tayin edildiği yerler olan muvakkithaneler, Osmanlı şehirlerinde cami, medrese ve külliye yanlarına inşa edilirdi. Birçoğu günümüze ulaşamayan muvakkithanelerden ayakta kalanlar ise aslî görevini icra etmiyor. İşte bunlardan birisi de Teşvikiye Camii Muvakkithanesi. Bugün restoran olarak kullanılan muvakkithane, eski günlerini özlemle yâd ediyor…
İslâmiyet’le müşerref olan insanların, beş vakit namazın vaktini tayin etme ihtiyacı hâsıl oldu. Böylece vakitlerin tespiti için İslâm devletlerinde muvakkitlik müessesesi ortaya çıktı. Osmanlı Devleti’nde inşa edilen külliyelerin, camilerin, medreselerin, sıbyan mekteplerinin ve sebillerin yanında, Güneş’in ve Ay’ın konumunun izlendiği, saatlerin ayarlandığı, ezan ve namaz vakitlerinin müezzinlere ve halka bildirildiği, kendine özgü mimarisi olan “Muvakkithaneler” vardı. Muvakkithanelerde görev yapan kişilere “muvakkit” denilirdi. Vakti belirleyen kişi manasına gelen muvakkit kelimesi, namaz vakitlerini usturlap, rubu tahtası ve güneş saati gibi birtakım aletler vasıtasıyla tespit ve ilân eden kişi için kullanılmıştır.
Osmanlı’da ilk muvakkithanenin, Fatih Sultan Mehmed Han’ın emriyle 1470’te tamamlanan Fatih Camii ve Külliyesi’nde kurulduğu rivayet edilir. Ardından ihtiyaca göre birçok muvakkithane teşekkül etmiştir. İstanbul’daki muvakkithanelerin sayısının 68 olduğu biliniyor. Fakat bunlardan 38 tanesi, zamanla başta istimlak olmak üzere yangın ve bakımsızlıktan tamamen ortadan kalkmış. Günümüze ulaşanlar ise muhtelif maksatlarda kullanılmak üzere maksadı dışında kişi ya da kuruluşlara verilmiş veyahut cami vazifelilerine tahsis edilmiş hâlde.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 177. sayısından (Mayıs 2023) okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…