Bir Ehl-i Sünnet Müdâfii İmam-ı Birgivî

Ömrünü medreselerde talebe yetiştirmeye vakfeden İmam Birgivî Hazretleri, halk arasında yayılan bid‘atler karşısında rahatsızlık duymuş, şahit olduğu itikadî bozuklukları eleştirmiştir. Öte yandan halk diliyle kitaplar telif ederek insanlara “Ehl-i Sünnet itikadı”na muvafık bir hayat yaşamaları hususunu aşılamaya çalışmıştır…

Balıkesir’in yetiştirdiği mühim şahsiyetlerden olan İmam Birgivî Hazretleri, 27 Mart 1523’te (10 Cemâziyelevvel 929) müderris bir babanın oğlu olarak Balıkesir’in Kepsut ilçesinin Bektaşlar köyünde dünyaya gelmiştir. Namıdiğer Mehmed b. Pîr Ali b. İskender, ilk tahsilini, daha sonraları hayatını da şekillendirecek olan babası Ali Zeynüddin Efendi’den almıştır. Daha sonra İstanbul’a gelerek Semâniye Medresesi müderrislerinden Ahîzâde Mehmed Muhyiddin Efendi’den, sonra da Sultan Süleyman’ın Anadolu Kadıaskeri Abdurrahman Efendi’den dersler almıştır.

Mehmed Efendi, esaslı bir medrese eğitimi ile atılan sağlam temel sonrası bir süre Edirne’de kadılık ve kassâm-ı askerîlik vazifesinde bulunmuştur. Daha sonra nefsini tezkiye etmek amacıyla vazifesini bırakarak İstanbul’a gelmiş ve Bayramiye tarikatı şeyhi Abdullah Karamânî’nin müritleri arasına katılmış, tasavvufî bir terbiye almıştır. Bundan sonraki ömrünü medreselerde talebe yetiştirmeye adamıştır. Bu zaman zarfında bir taraftan gördüğü aksaklıkları samimi bir dille eleştirirken, diğer taraftan da halkın anlayacağı dilden kitaplar telif ederek onlara “Ehl-i Sünnet itikadı” çerçevesinde yaşamaları hususunda telkinlerde bulunmuştur. İstanbul gibi çok mühim bir ilim merkezinde tahsilini sürdürmüş olmakla birlikte hayatının en verimli kısmını, “Birgi” gibi küçük ve mütevazı bir yerde tamamlamıştır. Birgivî Mehmed Efendi, hâli hayatında Osmanlı coğrafyasında birçok kimseyi etkilediği gibi vefatından sonra da fikirleri çok büyük bir kesim tarafından kabul görmüştür.

Birgivî Mehmed Efendi’nin yaşadığı asır, Osmanlı Devleti’nin ve İslâm dünyasının siyasî, iktisadî, dinî, sosyal ve diğer alanlarda kemâle ulaştığı bir devirdir. Doğu ve Batı arasında uzanan Osmanlı, her alanda kendini geliştirmiş ve çağdaşlarına önemli bir fark atmıştır. Ancak Osmanlı’nın en kâmil devri olmasına rağmen toplumun itikadî ve amelî konularda bazı eksikliklerinin olduğunu, eleştirilerinden anlıyoruz. İmam Birgivî Hazretleri, toplumun Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat anlayışından sapmasına üzülmekte ve itikadî eksikliklerinden yakınmaktadır.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 131. sayısından (Temmuz 2019) okuyabilirsiniz.

Prof. Dr. Selim Hilmi Özkan

Recent Posts

Kars Müdafaası ve Kanada’ya İlham Veren Kahramanlık

Anadolu’nun Kafkaslara açılan kapısı Kars, Kırım Harbi’nde destansı bir mücadeleye sahne olmuştu. Rus ordusunun bütün…

4 hafta ago

Buzlar Altında 33 Yıl

Andree ve iki yol arkadaşı, 1897 yılında hidrojenle dolu balonlarıyla Kuzey Kutbu’nu aşmayı hayal ederek…

4 hafta ago

Mavi Gözlü Aynu’z-Zerka

Medine-i Münevvere’nin su ihtiyacının temin edilmesi için, Emevîler devrinde, birtakım çalışmalar yapıldı. Şehrin yakınlarında bulunan…

4 hafta ago

Aydın’da Bir Osmanlı Mirası Cihanoğlu Camii

Bu defa yönümüzü, Aydın’ın kalbinde yer alan asırlık bir yapıya çeviriyoruz: Cihanoğlu Camii…

4 hafta ago

Beşiktaş’ın Zirvesinde Bir Ziynet Beşiktaşlı Yahya Efendi

Buyurunuz, Yahya Efendi’nin sadece Beşiktaş sırtlarını değil, gönülleri de yeşerten menkıbesini satırlarda arayalım…

4 hafta ago

Osmanlı Avrupa’ya İlk Nasıl Ayak Bastı?

Rumeli’ye geçişin kahramanlarından Gazi Süleyman Paşa, Osmanlı tarihine “Rumeli Fatihi” olarak adını yazdırırken; Osmanlı neferlerinden…

4 hafta ago