Avrupa’nın Çelik Kilidi Belgrad

Bundan 500 sene evvel burçlarına İslâm sancağı dikilen Belgrad, yaklaşık bir aylık muhasara neticesinde fethedilmişti. Ecdadının izinden giden Sultan Süleyman Han’ın ilk seferi ve Avrupa içlerinde at süreceğinin ilk emaresiydi Belgrad. Fethinden sonra Osmanlı tarafından serhad şehri olarak görülen Belgrad, Avrupa içlerine yapılacak bütün seferlerde ordugâh olarak kullanılmıştı…

22 Eylül sabahı şafakla Edirne’den yola çıkan iki ulak, dördüncü günün akşamı Manisa’ya ulaşmıştı. Günlerce at üstünde durmadan yol alan haberciler, atlas torba içerisinde mühürlü bir mektup taşımaktaydılar. Gece yarısı genç şehzade Süleyman’ın huzuruna çıkarılan ulaklar, getirdikleri emaneti teslim ettiler. Mektubu, Yavuz Sultan Selim’in veziriazamı Pîrî Mehmed Paşa yazmıştı. Mektubu okuyan şehzade, “Şevketlü pederimizin ruhu şâd olsun.” dedi.

Hanedân-ı Âli Osman ve cümle Osmanlı mülkü, yeni sultanını bekliyordu. Payitahta ulaşmak için süratle at süren Şehzade Süleyman, bir pazar sabahı Üsküdar’a geldi. Aynı gün Osmanlı tahtına çıktı (30 Eylül 1520). Sultan Süleyman, artık “İslâm’ın yeni kılıcı”ydı. İslâm âleminin en büyük ve en kudretli devletine sahipti. Mukaddes davayı savunma, Ehl-i Sünnet’i müdafaa etme, düşmanlara karşı Müslümanları koruma mesuliyeti, onun omuzlarındaydı. O, artık Padişâh-ı ruy-ı zemin, zıllullah-i fi’l-arz (Allah’ın yeryüzündeki gölgesi), padişahlar padişahıydı…

Sultan Süleyman, yuvarlak yüzlü, ela gözlü, kaşlarının arası açık, uzun boylu, söz ve hareketlerinde ölçülü ve nazik idi. Ne asabiydi ne de idareyi elinden bırakacak kadar yumuşak huyluydu. Ata iyi binen, silah kullanmada mahir, ordulara hükmetmede kabiliyetli bir kumandandı. Bilgili, sözü, sohbeti yerinde; âlimlerin, faziletli kişilerin ve şairlerin dostuydu. Müstesna bir adalet duygusuna sahipti.

Yavuz Sultan Selim Han’ın âniden vefat etmesinin akabinde, tahtın tek vârisi olarak şehzade Süleyman’ın tahta çıkışını, Batı dünyası dikkatle takip etmişti. Bununla beraber bazı Avrupalı krallar, isminden bile çekindikleri Yavuz Sultan Selim Han’ın vefatına çok sevinmişti. Kendileri için daha “az tehlikeli” gördükleri Sultan Süleyman’ın tecrübesiz olmasına istinaden, korkulacak bir durumun olmadığını düşünüyorlardı. Ancak gerçeği görmeleri çok sürmeyecekti.

Kapak dosyasının tamamını Yedikıta Dergisi 159. sayısından (Kasım 2021) okuyabilirsiniz.

Veysel Sekmen

Recent Posts

Ölüm Yürüyüşünden Zaferle Dönenler Kore’de Türk Esirleri

Kore Savaşı'ndaki Türk askerin disiplin ve dirayeti, Amerikan ordusunun oldukça dikkatini çekmiş ve araştırma konusu…

3 gün ago

Bizans’ta Katalan Komutan Roger de Flor

Roger de Flor... Kimi zaman iyi bir kumandan, kimi zaman bir hain olarak anıldı. Bir…

3 gün ago

Dağlardan Çöllere Uzanan Serinlik: Buz Ticareti ve Karcılar

Tarih kitapları, kar hakkında bilgi verirken daha çok onun olumsuz rolünden bahsederler ve bu konuya…

3 gün ago

Ortamahalle’den Ortahisar’a Trabzon Günlüğü

Şimdi bu dönüşümün ortasında, eski ve yeni Trabzon arasında bir köprü kurarak; anılarımı ve şehri,…

3 gün ago

İsmi Satır Aralarında Kalmış Bir Büyük Hattat Akşemseddinzâde Mehmed Zeynüddin

Bazı mürekkepler vardır ki çok iz bıraksalar da kendileri görünmezler. İsimleri satır aralarında gizli kalmış,…

3 gün ago

İlimle Yükselen Medeniyet Selçuklular

Tarih sahnesinde öyle devirler vardır ki yalnızca kılıçla değil, kalemle de hüküm sürülür. Selçuklu asrı,…

3 gün ago