Osmanlı rüzgârı sadece siyasî ve askerî cihetten esmemiş, kültür yönünden de Avrupa’ya yön vermişti. Bugün moda başkentleri diye lanse edilen yerlerde, zamanında Osmanlılara benzemek için birbiriyle yarışılmış, Türk tarzı eşyalara sahip olmak, zenginlik göstergesi; Türk gibi giyinmek, asillik alâmeti sayılmıştı…
Günümüzün trend/moda akımlarının, insanları köpük misali nereye sürüklediği malumumuz. Daha fazla para kazanmanın bir aracı olan bu yapay yönlendiriciler, her geçen gün insanı, manadan metaya çevirmenin yollarını arıyor. Madde de manaya hizmet etmeyince sorunların artışını başka yerde aramamak gerekiyor…
Osmanlılar ise bir yeri asla emperyal heveslerle fethetmeye çalışmamıştı. Asıl gaye; insanları İslâm’ın huzur ikliminde buluşturmak, bu mukaddes dinin güzellikleriyle âlemi süslemekti. Gaye bu olunca, paye de yüksek oldu. Asırlarca dünya dedikleri bu gölgeliğe rağbet etmemişler ve netice olarak dünya, onların peşinden gölge misali gelmişti. Onlar gittikleri yerlere dillerini, kültürlerini, yaşayışlarını empoze etmeye çalışmasalar da dünya, onlar gibi olmaya özenmişti. Numune-i imtisal bu olsa idi…
Osmanlıların Avrupa’ya yaptığı seferler, ilk başlarda korkuyu beraberinde getirir. Türklerin hızlı ilerleyişi, Avrupalılarda büyük bir travma hâli meydana getirdi. Türkleri, barbar(!) gören önyargılı anlayış, Osmanlı’nın adaletli ve dirayetli yönetimiyle farklı bir yöne çevrildi. Korku yerini ilgiye, sonra da hayranlığa bırakmıştı. Avrupa’da uzun yıllar devam eden kültürel manada bir Türk moda akımı gelişti. Buna “Turquerie” (Türklere ait şeyler) adı verilmişti. Bu, Osmanlılara olan hayranlığın bir yansıması ve Türk kültürünün Avrupa’ya etkisi olarak kabul edildi.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 179. sayısından (Temmuz 2023) okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…