Günümüzde dünyanın sayılı metropollerinden biri olan İstanbul, geçmişte de nüfusu, ticareti, tarihî ve tabiî güzelliğiyle cazibe merkezi bir şehirdi. Nüfusu kalabalık olmasına rağmen bir şekilde insanlar hayatını idame ettirmek ve iaşesini sağlamak zorunda idi. İstanbul, iaşe bakımından tüketici bir şehir olduğu için gıda temini, devletin en önemli meselesiydi. Bundan 96 yıl önce, Resimli Ay dergisi İstanbul’da bir günde ne yeniliyor ve bunlar nereden geliyor sorusuna dair detaylı bir çalışma yapmış…
Bir günlük boğazımız için milyonlarca insanın çalıştığını, didindiğini ve yorulduğunu hiç düşünmeyiz. Maişet derdi içinde gözümüz önündeki ufuk, yalnız ailemizin hududuna kadar uzanabilir. Hâlbuki bize bir günlük gıdamızı vermek için milyonlarca insan el ele vermiş, emeğini dökmüş, gayret etmiştir. Her gün tüketilen ekmeğin unu tâ Amerika’dan, her gün içtiğimiz kahvemizin şekeri Cava’dan (Endonezya) geliyor. Bütün dünya bizim için, ferdî gıdamız için çalışıyor gibidir. “Her gün boğazını temin ile meşgul böyle milyon kişinin bir araya geldiği koca İstanbul’un bir günlük hayatını göz önüne getirdiğimiz zaman, bunu daha kapsamlı ve muazzam bir surette görürüz…
“İstanbul, sebze hariç hiçbir şeyini kendisi üretmiyor. İstanbul’un bir günlük gıdasını temin için Karadeniz, Marmara sahilleri, Balkan hükümetleri, Avrupa ve Amerika hep birlikte çalışıyor. Bize her gün vapurlarla, trenlerle erzak ve zahire taşıyorlar. Her gün çok sayıda vapur, yüzlerce vagon, binlerce araba ve otomobil nihayet yüz binlerce hayvan hep İstanbul’a erzak ve mühimmat taşımakla meşguldür. Bir günde İstanbul’a giren erzakın en az miktarı beş yüz vagonu geçmektedir. Yalnız İstanbul’un günlük un sarfiyatı 50 vagondur.
“İstanbul’un bir günlük iaşe masrafını en az bir tahminle bulabilmek için dört kişilik vasatî bir aileyi burada dikkate aldık. İstanbul’un çoğunluğunu teşkil eden orta halli bir ailenin yaşayışını esas kabul ettik. Rakamlarda mümkün olduğu kadar asgari üzerinden hesap yaptık. Bizim esas aldığımız ailenin aylık geliri azamî 50 liradır. Burada bir aile için süs ve israf addedilebilecek eşyaya temas bile etmedik. Ayrıca tereyağı, reçel, pasta, çikolata gibi temel gıda sayılmayacak erzakı da dâhil etmedik.
“Diğer önemli husus, İstanbul’un günlük iaşesini temin için dışarıya olan ihtiyacıdır. İstanbul iaşe masrafının beşte birini yabancı ülkelerden gelen erzak ve zahireye vermektedir. Milyonu geçen bir nüfusu olan kocaman şehrin bir günde asgarî miktarda ne yiyerek hayatını devam ettirdiğini hakikaten gerçeğe yakın olmak üzere rakamlarla göstermek istedik. Rakamlarımızda baba, anne ve yavrulardan oluşan bir ailenin herhalde çok mesut ve müreffeh geçmeyen ve ancak 40-50 lira bir gelirle bir ayı kapatabilen dar ve muzdarip hayatını dikkate aldık.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 143. sayısından (Temmuz 2020) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!