Çeşit çeşit kavuklar, fesler, süslü çiçek demetleri, minik semboller… Birer sanat eseri gibi duran mezar taşlarındaki bütün o şekiller ne manaya geliyordu? Yazısını okumaksızın, bir mezar taşına bakarak neleri öğrenebiliriz?
Yanlarından usulca geçerken, üzerlerindeki yazı ve şekillerin ne manaya geldiğini zihnimizden çarçabuk geçirdiğimiz ve sair zamanlarda tamamen yabancısı olduğumuz mezar taşları, tarihin parmak izleridirler. Bu izler bizi bir âlimin, yüksek dereceli bir devlet adamının veya belki orta rütbeli bir kâtibin, genç bir hanımın, küçücük yaşta vefat etmiş bir çocuğun hayat hikâyesine götürür. Makam ve mevki ne olursa olsun gidilecek yerin değişmediği bu satıhta değişen şey, mezar taşlarına olan yabancılaşma, ilgisizlik ve giderek artan köhneleşmişlikten başka bir şey değildir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 54. sayısından (Şubat 2013) okuyabilirsiniz.
“Serhaddin ucunda bir gölge, bir dua gibi durur bazı yerler. Deliorman da onlardan biridir; sessiz,…
Cihan hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman, son seferinden hemen önce yazdığı vasiyetnamesinde su hizmetinden bahsediyordu…
Anadolu topraklarında dikilitaş formundaki en büyük Türkçe kitabe, Germiyanoğluları zamanında dikilmiştir. Kütahya’da bulunan kitabe, taş…
“Her gün için bir parça ekmeğim ve ibadet edeceğim bir mescidim olsun, bu bana yeter.”
Bir şehir nasıl marka olur? Veya bir şehir nasıl pazarlanır? Bu sorulara en isabetli cevabı,…
Bu makalemizde İslâm şehirciliğinin ilk dönemlerine ve şehir müelliflerinin ilk misallerine temas edeceğiz…