Âlemlere rahmet olarak gönderilen, İki Cihanın Serveri Sevgili Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) dünya hayatındayken ikametgâhları ve vefatından sonra da istirahatgâhları olan Hücre-i Saadet, tarih boyunca büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır. Her ne kadar inanılmayacak gibi görünse de Hıristiyan dünyası, iki defa, Efendimiz’in (s.a.v.) naaşını çalmaya teşebbüs etmiştir…
Müslümanların gözbebeği Medine-i Münevvere’de yer alan Hücre-i Saadet, Mescid-i Nebevî’nin dâhilindeki Ravza-i Mutahhara’nın kalbi mesabesindedir. Her ne kadar inanılmaz ve imkânsız gibi gelse de Hıristiyan dünyası, Resûlüllah Efendimiz’in (s.a.v.) medfen-i saadetleri olan Hücre-i Saadet’te bulunan naaşını kaçırmak için iki defa teşebbüste bulunurlar.
İlk teşebbüs, 12. asırda bizzat Papa III. Alexander tarafından organize edilir. Onun bu girişimine 1162 tarihinde Dımaşk (Şam) ve Halep Atabegi, Nureddin Mahmud Zengî engel olur. İkinci teşebbüs ise 16. asırda Portekizli amiral Alfonso de Albuquerque tarafından gerçekleştirilir. Portekizli amiral, 1513’te planını tatbike koyar. Hedefi ise Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) naaşını elinde tutarak, Hıristiyanlar için kutsal sayılan yerlerden Müslümanların çekilmesini sağlamaktır. Portekizlilerin uzun vadede Hindistan, Kızıldeniz ve Mısır’ı da içine alan büyük işgal ve istila planı, Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı fethiyle bir hayal olarak tarihteki yerini alır.
Biz, bu yazımızda 12. asrın ortalarında, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) mübarek naaşının kaçırılması için yapılan ilk teşebbüsün teferruatlarını, dünya edebiyatının en geniş seyahat kitabını meydana getiren Evliya Çelebi’nin Seyahatname isimli eserinden okuyacağız.
Çelebi’nin gezdiği yerler içinde, onu en çok heyecanlandıran ve Seyahatname’nin 9. cildinin büyük bir kısmını ayırdığı Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’dir. 6 Nisan 1672’de Mekke-i Mükkereme’ye ulaşan Evliya Çelebi, Hac ibadetini en güzel şekilde yerine getirir. Seyahatname’sinde Mekke-i Mükerreme yanında Medine-i Münevvere hakkında da teferruatlı malumatlar verir. Özellikle Mescid-i Nebevî’yi anlatırken, Papa’nın, Peygamberimiz’in (s.a.v.) mübarek naaşını çaldırmaya heveslendiği tarihî bilgiyi de kitabına ilave eder. Bu meşhur hadise, Seyahatname’de, Medine-i Münevvere tarihlerinde ve İslâm tarihinin ana kaynaklarında da geçer.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 192. sayısı (Ağustos 2024) okuyabilirsiniz.
Anadolu’nun Kafkaslara açılan kapısı Kars, Kırım Harbi’nde destansı bir mücadeleye sahne olmuştu. Rus ordusunun bütün…
Andree ve iki yol arkadaşı, 1897 yılında hidrojenle dolu balonlarıyla Kuzey Kutbu’nu aşmayı hayal ederek…
Medine-i Münevvere’nin su ihtiyacının temin edilmesi için, Emevîler devrinde, birtakım çalışmalar yapıldı. Şehrin yakınlarında bulunan…
Bu defa yönümüzü, Aydın’ın kalbinde yer alan asırlık bir yapıya çeviriyoruz: Cihanoğlu Camii…
Buyurunuz, Yahya Efendi’nin sadece Beşiktaş sırtlarını değil, gönülleri de yeşerten menkıbesini satırlarda arayalım…
Rumeli’ye geçişin kahramanlarından Gazi Süleyman Paşa, Osmanlı tarihine “Rumeli Fatihi” olarak adını yazdırırken; Osmanlı neferlerinden…