Selçuklular devrinde bir Çeşit Savaş Sporu olarak oynanan Çevgân, Asya ülkelerinde rağbet gören bir oyundu. 19. yüzyılda İngilizlerin Afganistan ve kuzey Hindistan’ı işgaliyle Çevgân Polo adını alacak ve bütün dünya bu oyunu tanıyacaktı. bugün Polo olarak bilinen ve oynanan Çevgân Çok yaygın bir Şekilde oynanmakta…
Tarih boyunca her an savaşa hazır olan ve girdiği savaşlarda büyük zaferler kazanan Türkler, bu başarılarını şüphesiz asker millet yani kadın-erkek fark etmeksizin savaşçı olma özelliklerine borçludur. İslamiyet öncesinde olduğu gibi sonrasında da bu özellikleri görülmektedir. Türklerin savaşlarda başarı elde etmelerinin altında, barış zamanında (hazar) savaşa hazırlık niteliğinde olan ancak diğer taraftan da eğlence amaçlı yaptıkları faaliyetler etkilidir. Bunlar arasında cirit, çevgân, at yarışları, mızrak atışı, gülle atma, avlanma, ok atma, halka kapma ve güreş gibi spor faaliyetleri yer almaktadır.
Çevgân “Polo” oldu!
Orta Çağ devletlerinde askerî nitelikte olan bu oyunlar, günümüzde artık bu niteliğini kaybetse de oynanmaya devam ediyor. Bu oyunlar arasında en dikkat çekeni, çevgândır. Çevgân, at üzerinde sopalarla veya ucu kıvrık değneklerle ortada bulunan topa vurularak oynanan ve belli bir hedeften topu geçirmeyi gerektiren bir oyundur. Türklerin İslamiyet’ten önceki dönemden beri oynadıkları oyunlardan biridir. Farsça bir kelime olan “çevgân”ın Türkçe karşılığı da “çöğen”dir. Ayrıca bugün polo adıyla oynanan oyun da çevgândır.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Kasım (63. Sayı 2013) sayısından okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…