Yemesinde içmesinde, hayatının her bir zerresinde, İslâm’ın kaidelerini benimsemiş olan ecdat, kasaplık ve et hususunda da oldukça hassastı. Zira helâl olmayan et, ya karın ya da baş ağrıtırdı…
Kasapların işi her ne kadar zor ve zahmetli olsa da halka sağlıklı ve helal eti ulaştıranlar, onlardı. Bu açıdan hem resmî hem de vicdanî olarak kontrol ve gözetim altındaydılar.
Kasap kelimesinin aslı, Arapça “kassâb”dır. Hayvan kesme işini devamlı surette yapan, bunu meslek edinen kimse demektir. Bu meslek erbaplarına ayrıca “cezzâr” ve “lahhâm” da denilir. Dîvânü Lugâti’t-Türk’te kasap kelimesinin karşılığı olarak “Etçi” kullanılır. Bu yazımızda, hayvan kesme işini kendine meslek edinen Osmanlı kasaplarından bahsedeceğiz.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 153. sayısından (Mayıs 2021) okuyabilirsiniz.
Haziran 1908’de Baltık Denizi kıyısındaki Reval şehrinde, İngiltere’nin kral ve kraliçesi ile Rusya’nın çar ve…
Avrupa’da yaygın olan cüzzam hastalığı, haçlıların Kudüs’ü işgaliyle başka coğrafyalarda da görülmeye başlamıştı. Bu hastalığı…
Toprak, bir milletin hafızasıdır. O hafızanın en derin satırlarını ise mezar taşları yazar. Her biri…
Eskişehir’in doğusunda, Sakarya Nehri’nin sessiz pınarlarından hayat bulan verimli bozkırlarda, iki kardeş ilçe yükselir: Çifteler…
Sultanların saltanatına değer katan seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in en büyük destekçilerinden Fenârîzâde Ali…
Ordusu, müneccimlerin vereceği haberi beklerken o, okuduğu âyet-i kerîmelerle askerlerine en büyük dayanağı sağlamıştı…