Yerlerine vekil gönderecek sultanların heyecanı, Surre Alayı’nın mutantan hazırlıklarına karışır, Haremeyn-i Şerifeyn ahalisi bir tarafa, çocukları için bile özel hediyeler hazırlanır ve mukaddes yolculuk için gün sayılırdı. Büyük bir merasimle hareket eden hac kafilesi, Ayrılık Çeşmesi’nden uğurlanır, yolcuların kalplerine düşen mukaddes beldelerin aşkı, geride kalanların gözlerinden yaş olur akardı…
Osmanlı’nın hac heyecanı ve Haremeyn-i Şerifeyn aşkı, daha Yıldırım Bayezid Han zamanında ilk defa gönderilen Surre ile ete kemiğe bürünür. Bu mukaddes hizmet, Yavuz Sultan Selim ile devlet geleneği hâline gelir. Bu tarihten sonra hac, artık bütün Osmanlı mülkünde hanelerden paşa konakları ve saraya kadar herkesi derinden etkileyen, samimiyet ve heyecan dolu bir organizasyonu da beraberinde getirmiştir.
Hac hazırlığı, aylar öncesinden başlar ve içinde kendine has bir heyecan barındırırdı. Osmanlı’da hac için yapılan en önemli hazırlık kuşkusuz, Kâbe-i Muazzama’nın siyah ibrişimden dokunan örtüsü, Kisve-i Şerife’ydi. Sultan Birinci Ahmed devrine kadar Kahire’de, ondan sonra ise İstanbul’da dokunarak altın ve gümüş tellerle işlenen örtü, Surre Alayı ile Mekke-i Mükerreme’ye ulaştırılacak ve Arefe günü Beytullah’a örtülecektir.
Osmanlı sultanlarının Haremeyn-i Şerifeyn ve ahalisine duydukları hürmet ve muhabbetin tezahürü olarak hazırlattıkları kıymetli hediyeler ve paralar, her yıl, hac kafilesine dâhil olan Surre Alayı ile gönderilirdi. Günümüzde tarihî boyutuyla hac mevzuları işlenirken Surre Alaylarına fazlaca yer verilmesinin hikmeti de budur.
Aylar sürecek yolculuk için hem siyasî hem askerî hem de ekonomik birçok hazırlık bu vesileyle yapılırdı. Hac toplu hâlde yapılan en geniş iştirakli ibadet olmasının yanı sıra, bir diğer cihetiyle İslâm coğrafyasındaki en büyük toplu organizasyondur aynı zamanda. Bu sebeple başta Topkapı Sarayı olmak üzere toplumun her kesiminde en hususî hazırlıklar bu çerçevede yapılırdı.
Saraydan başta padişah, şehzade efendiler, saray hanımları ve üst düzey yöneticiler her yıl kendileri adına hac yapacak vekillerini tespit ederlerdi. Hacca gidiş-dönüşün en az 6 ay sürdüğü o devirlerde sultanların devlet merkezinden bu süre zarfında ayrı kalmaları uygun görülmemiştir. Verilen fetvalarla sadece sultanlar değil, diğer hanedan mensupları da vekâlet yoluyla haclarını yaptırmış ve bu uygulama için vakıflar tesis edilmiştir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 144. sayısından (Ağustos 2020) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!
View Comments
Merhabalar; Daha önce ki sayılarda pano ve duvar için görsel (PJG) halinde gönderim yapılıyordu. Rica etsek bu çalışmalardan elinizde mevcut ise gönderebilirmisiniz.
Not: Özellikle bu satının gönderilmesi. (SAYI: 144 (AĞUS. 2020)