Roma’da Propaganda Mektebi’nde yetişen bir Hıristiyan din adamı olan Louis Sabuncu, İngilizler adına gazete çıkarıp Osmanlı hilafeti aleyhinde yayın yapmıştır. O, gazetecilik yanında Arap milliyetçiliği fikrinin ortaya çıkmasında etkili bir aktör ve Mısır’da Arabî ayaklanmasını organize eden bir aktivisttir aynı zamanda. Yaklaşık sekiz dil bilen bir muhalifin Sultan İkinci Abdülhamid’in mütercimi ve basın danışmanı olmasını sağlayan gizli görüşmenin ayrıntıları…
İngilizler, Sultan Abdülhamid’in özellikle Ortadoğu ve Güney Asya politikalarında hilafet gücünü kendi aleyhlerinde kullanma ihtimaline karşı, diplomatik yollarla olduğu kadar basın-yayın yoluyla da sultanı ve deruhte ettiği hilafet müessesini hedef alarak yıpratma yoluna gitmişlerdi. Osmanlı sultanı ve hilafet müessesesini hem iç hem de dış kamuoyunda yıpratmaya çalışan İngiliz destekli aktörlerden birisi Louis Sabuncu’ydu. İlk gazetecilik yıllarından itibaren Osmanlı Devleti aleyhinde yayınlar yapan Wilfrid Scaven Blunt’la yine Osmanlı birliğini bozacak çalışmalar yürüten ve Osmanlı başkentinde birtakım faaliyetlere girişen Sabuncu, 1891 yılında Osmanlı için çalışmaya başlayacaktı.
Sabuncu, Yıldız Sarayı’nda istihdam edilmeden evvel aleyhte yaptığı yayınlar sebebiyle Osmanlı idaresi tarafından sıkı bir takibe alınmıştı. Hatta İstanbul’abir İngiliz şirketi için ihale almaya gelen Sabuncu’ya, Sultan Abdülhamid’in güvendiği tecrübeli bir adam gönderilerek ağzı aranmış ve niyeti öğrenilmeye çalışılmıştı. Sabuncu ile Osmanlı istihbaratının gerçekleştirdiği gizli bir mülâkat özelliği taşıyan bu görüşme, Sabuncu’nun İstanbul’da daimî ve biraz da mecburî memuriyeti için ilk basamağı teşkil edecekti.
Aynı zamanda Osmanlı istihbaratının nasıl çalıştığına bir numune olan görüşmenin, bu özelliği dolayısıyla ayrı bir ehemmiyet taşıdığı söylenebilir. Mekâtib-i Gayr-ı Müslime ve Ecnebiyye Müfettişi Abdullah Hasib Efendi tarafından 26 Mart 1891 tarihinde yapılan görüşme bir rapor hâlinde saraya takdim edilmişti. Raporun birinci safhasında Abdullah Hasib Efendi, Sabuncu hakkında farklı kaynaklardan sağlam bilgi topladığını, görüşmesini bu bilgiler üzerine inşa ettiğini ifade etmektedir. Abdullah Hasib Efendi’nin, Sabuncu hakkında topladığı bilgiler şöyleydi: Padişahımızın iradesi üzerine “Bal Arısı” demek olan en-Nahle gazetesinin muharrir ve nâşiri Louis Sabuncu ile görüşmeden önce, dünkü gün değişik ve sağlam mecralardan derlediğim bilgilerin özetini sunmak istiyorum:
“Sabuncu, aslen Diyarbekir ahalisinden ve Süryani-i kadîm milletinden olup gençliğinde ruhban mesleğine girmiş ve bir müddet papaz kıyafetinde gezerek o yolda devam etmiştir. Beyrut’a gelip orada bir hayli zaman ikamet ettikten sonra en-Nahle gazetesini neşre başlayıp evvelemirde bilim ve edebiyat âleminde bulunmuş ise de sonraları Süryanilerle Marunîler arasındaki diyanetle alakalı meselelere karışmıştır. Marunîler aleyhinde fikirler yürütmüş ve gazetesini bu işe âlet etmiştir. Bu ise pek çok ihtilafa sebep olmuş, iki millet arasındaki soğukluğu artırdığı için hükümetçe hem gazetesi tatil edilmiş hem de kendisi Beyrut’tan sürülmüştür. Sürgünün ardından Amerika’ya gitmiş, din adamlığından çıkarak Suriye’de Amerika namına mektepler kurmuştur. Bu mektepler vasıtasıyla Suriyeli gençlerin fikir ve görüşlerini ecnebiler, daha çok Amerikalılar lehine çevirmek üzere Amerikalılardan 14 bin lira kadar külliyetli bir para alarak Suriye’ye dönmüştür. Bu işe başlayacağı sırada güya Marunîlerin verilen parayı çaldıklarını iddia ederek oradan savuşup Londra’ya gitmiş ve en-Nahle gazetesini düzensiz olarak çıkarmaya başlamıştır. Daha sonra Paris Sergisi’nde Şark dilleri bölümünde rehberlik etmiştir. Bu işi bitirdikten sonra da Dersaâdet’e gelmiştir.”
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 124. sayısından (Aralık 2018) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!
View Comments
Osmanlı derin devleti en sevdiğin teşekkürler
ALLAHIM rahmet eylesin ABDÜLHAMİT hanın mekanı cennet olsun bütün gerçek tarihi sakladılar ama zaman her şeyin ilacıdır bütü gerçekler gün yüzüne çikar ABDULHAMİDE hayin diyenlerin hayinlikleri bir bir ayaklarına dolaşmaya başladı bile ALLAH rahmet eylesin mekanları cennet olsun ecdadımın osmanlı