Adalet ve sosyal refah Osmanlılar tarafından titizlikle gözetilmişti. Osmanlı bütçeleri devletin artan askerî harcamaları karşılayabilmesi için mukataa, cizye ve avârız gibi gelirlere yönelmiş ve zaman içinde Osmanlı ekonomisi giderek nakdî bir karakter kazanmaya başlamıştır…
Osmanlı Devleti, kuruluşundan sona ermesine kadar farklı çağlarda hüküm sürmüş çok milletli bir devlet olarak karşılaştığı iktisadi zorluklarla baş edebilmek için farklı çözümler üretmiş ve esneklik gösterebilmiştir. Osmanlı İktisat Tarihini gelişimi ve geçirdiği değişimleri gösterebilmek için başlıca iki döneme ayırmak mümkündür: Klasik Dönem ve Yenileşme Dönemi.
Nizâm-ı kadim olarak da adlandırılan klâsik dönem, Osmanlı iktisadi düşüncesinin oluştuğu ve temel ilkelerinin ortaya çıktığı zaman dilimidir. Bu dönem Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerinden başlayıp, 18. yüzyıl sonlarına kadar devam etmiştir.
İkinci dönem olan Yenileşme Dönemi (Nizâm-ı Cedid) ise 18. yüzyılın sonlarından başlayıp Osmanlı’nın sonuna kadar devam etmiştir. Osmanlı Devleti her ne kadar Karlofça Antlaşması’yla (1699) sonuçlanacak uzun savaşlar neticesinde toprak kayıpları yaşamışsa da, bu yenilgilerin rövanşı alınmış ve kayıplar büyük ölçüde telafi edilmişti. Devletin asıl kalıcı sorunlarla karşılaştığı ve askerî yenilgilerin, telafisi mümkün olmayacak şekilde toprak kayıplarıyla sonuçlandığı 18. yüzyıl ise klâsik iktisadi düşüncenin değişmeye başladığı ve batılılaşma temelli yenileşme fikirlerinin yoğun olarak yerleştiği bir devirdir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Nisan (44. Sayı 2012) sayısından okuyabilirsiniz.
57. Alay’ın başında, elinde kılıcıyla süngü hücumuna kalkan bir komutan olarak görev yapan Hüseyin Avni…
Yarbay Hüseyin Avni Bey’in cephedeki en büyük tesellisi, ailesiyle kurduğu mektuplaşma bağıydı.
Çanakkale Arıburnu’nda şehit düşen 57. Alay Komutanı Piyade Yarbay Hüseyin Avni Bey’e ait kanlı üniforma…
Annemin kardeşlerime söylediği ninnide geçen “Konya dağlarında Emir Sultan” ifadesinin izini sürdüğümde rastladım…
Güzelce Kasım Paşa’nın inşa ettirdiği Cami-i Kebir, Sultan Abdülaziz ve Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın şefkatli…
Selçukluların Anadolu’ya gelişi, tarihin seyrini değiştiren bir dönüm noktasıdır. Bu, yalnızca bir fetih ya da…