Orta Çağ’da İslâm dünyası, ticarette umumiyetle altın, gümüş ve bakırdan imal edilen dinar, dirhem gibi para birimlerini kullanıyordu. Bu usul, İslâm iktisadî tasavvurunda ve fıkıh kitaplarında kabul gören mevcut ödeme araçlarıydı. Ancak bu geleneksel kullanımdan başka, farklı coğrafya ve zamanlarda, başka sıra dışı ödeme araçları da vardı…
Farklı zamanlarda ve bölgelerde altın standardı veya çifte metal standardı (altın-gümüş) uygulansa da genel itibarıyla Orta Çağ’da, üç ayaklı bir para sistemi söz konusuydu. Bu sistemde dinar (altın para), siyasî iktidarın saygınlığını temsil etmekteydi ve olabildiğince saflaştırılmış altından paralar darp ediliyordu. Kullanımı ise siyasî sınırları anlamsız kılacak biçimde geniş alanlara yayılabiliyordu.
Dirhem (gümüş para) de eğer saflığını koruyabilmişse, ticaret aracılığıyla darp edildiği ülkenin sınırlarını aşabilmekteydi. Bu yönüyle bakıldığında, bir devletin para biriminin altın ağırlıklı olmasının her zaman için o devletin zengin olduğu anlamına gelmeyeceği de anlaşılabilmektedir. Meselâ 11. yüzyıl başlarında sık sık ekonomik krizlerle karşılaşan Kuzey Afrika hanedanlıkları, genellikle altın paralar kullanmışlardı. Çünkü altının geldiği Sahra Altı Afrika’ya, coğrafî açıdan diğer tüm Müslüman hanedanlıklardan daha yakın idiler. Bunun tam tersi bir duruma misal olarak, ekonomisi her zaman iyi seyreden Sâmânî hanedanlığının, ağırlıklı olarak gümüş para kullanmış olmaları verilebilir. Çünkü bu hanedanlık da İç Asya’daki en zengin gümüş madenlerine sahip Pençşir (Afganistan) bölgesini elinde bulundurmaktaydı.
Para sisteminin üçüncü ayağı ise yalnızca düşük hacim ve değerdeki gündelik alışverişlerin yapıldığı ve sadece darp edildiği ülkede geçerli olan, bozuk para diyebileceğimiz fels ya da akçe idi. Bu ufak bozukluk paralar da bölgeden bölgeye farklılık gösterebilmekteydi (bronz, kurşun, tunç, bakır vs.).
İslâm dünyasının dışında kalan ya da İslâm’ın sınırları içerisinde olduğu hâlde geleneksel uygulamaların etkin olduğu merkeze çok yakın kalan bazı yerlerde ve özel yönetimlere sahip bazı bölgelerde, mal değişimi ve ödeme aracı yani para olarak kullanılan farklı materyaller de söz konusudur.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 179. sayısından (Temmuz 2023) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!