Categories: ManşetYerinde Tarih

Müstecib Onbaşı! Bir Çanakkale Kahramanının Köyündeydik…

İsimsiz kahramanlarla doludur tarihimiz. İmkân olsaydı da hepsini bilseydik, anlatsaydık hep onların yiğitliklerini, cesaretlerini, fedakârlıklarını nesilden nesile. Zira onların her biri, çocuklarımız için örnek hayatlar yaşamışlar. Yine de bazıları var anlatabileceğimiz. Müstecib Onbaşı da onlardan biri. En azından kabrine varıp bir Fatiha okumak mümkün…

Müstecib Onbaşı ile Harp Mecmuası’nı incelerken tanışmıştık. Seyit Onbaşı’yı hep bilirdik de bu Çanakkale kahramanı Anadolu çocuğunu ilk defa duymuştuk. Hâlbuki yaptığı iş, “Çanakkale Boğazı’ndan geçmek üzere olan bir denizaltıyı durdurmak” gibi çok önemli bir hizmetti. Üstelik Turquoise isimli bu Fransız denizaltısı, mürettebatıyla birlikte teslim alınmış, Haliç’e çekilmiş, ismi de Müstecib Onbaşı olarak değiştirilmişti. Devrin mühim bir yayını olan Harp Mecmuası, bu kahramanlığı atlamamış, Müstecib Onbaşı’nın ve denizaltının resimlerini neşretmişti. İyi ki bir şekilde kayıtlara geçmiş diyelim.

Aradan yıllar geçti, yolumuz Osman Gazi’nin şehri Yenişehir’e düştü. Maksadımız Yenişehir’le ilgili bir dosya çalışmaktı. Her saha çalışmasında olduğu gibi orada da bir sürpriz bizi bekliyormuş. Tanıştığımız arkadaşlarla sohbet ederken Müstecib Onbaşı’nın isminin geçmesi, farklı bir pencere açtı bize. Beynimiz an içinde yıllar yıllar önceki bilgileri canlandırıverdi zihnimizde. Meğer o çok uzaklarda kaldığını zannettiğimiz kahramanın yanı başındaymışız. O anda aklımıza geliyor şu sorular: Müstecib Onbaşı, Çanakkale’den sonra neler yaptı, köyüne ne zaman döndü, geri kalan ömrü nasıl geçti, vefat edince köyüne mi defnedilmişti acaba? Son soru, cevabı en hızlı olacak cinstendi. Sorduk biz de. Cevabın içinde, sorulmayan suallerin cevabı da vardı. Evet, köyünde imiş kabri. Üstelik onun hikâyelerini dinleyerek büyüyen amcalar varmış hâlâ hayatta. Dahası, torunu bile köydeymiş.

Programımızı gözden geçirip ilk uygun vakitte Orhaniye köyünün yoluna düştük. 20 dakika sonra oradaydık. Rastladığımız ilk kişiye selam verip Müstecib Onbaşı’nın kabrini sorduk. “Ben de onun köylüsüyüm!” duygusu yüzüne yansıyan amcamız hemen tarif etti kabristanı. Uzaktan gördüğümüz bayraklar, belli ki kahraman onbaşının orada olduğunun işaretiydi.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 175. sayısından (Mart 2023) okuyabilirsiniz.

Arif Ziya Ardıç

Recent Posts

Mukaddes Topraklara Selçuklu Hizmeti

Selçuklu sultanlarının Haremeyn’e olan bağlılıkları ve İslâm ümmetine hizmet etme arzusu, her şeyin üzerinde olmuştur.…

2 hafta ago

Çanakkale Siperlerinde Bir Damla Su

Çanakkale’de bir yanda düşmanla göğüs göğüse çarpışılırken, diğer yanda yakıcı sıcak, toz bulutları, sinekler ve…

2 hafta ago

Fotoğraf Arkası Yazıları

Bir fotoğraf karesinin arkasında yer alan ifadeler, sadece bir fotoğrafı değil, o ânın içindeki bütün…

2 hafta ago

Şehzade Cihangir ve Sultan Süleyman Han’ın Serencamı

Tarihin en kudretli hükümdarlarından biri olan Sultan Süleyman Han’ın uzun ve zaferlerle dolu saltanatı, kudretinin…

2 hafta ago

Peygamber Âşığı İki Vezir

Selçuklu döneminde sultanlarla birlikte vezirler ve önde gelen devlet adamları da mukaddes beldelere hizmet etmeyi…

2 hafta ago

Selçuklu Hac Emîrlerinin Mukaddes Beldelere Hizmetleri

Hac emîrliği, Abbasîler ve Selçuklular devrinde güvenliğin ötesinde siyasî ve dinî otoritenin de sembolü olmuştur.…

2 hafta ago