İslâm Tarihi’nin en büyük devletlerinden biri olan Memlükler, Müslümanların en sıkıntılı devirlerinden birinde hükümran olmuştur. Batıda İslâm birlikteliğini yıkmaya çalışan Haçlı orduları, doğuda sosyal ve dinî hayatı alt üst eden Moğol istilası, İslâm coğrafyasını karışıklığa sürüklemiş ve bu zor zamanda Müslümanların en büyük destekçisi Memlükler olmuştur. Yenilmez kabul edilen Cengiz Han’ın ordusunu yenmiş, İslâm şehirlerini, hazinelerini, camilerini ve kütüphanelerini Moğol ordularının elinden alarak yok olmaktan kurtarmışlardır. Memlükler, Müslümanların medeniyete bıraktıkları mirası savunmakla kalmamış, siyasî ve askerî tarihin ötesinde Ehl-i Sünnet’in de müdafii olmuşlardır. Yetiştirdikleri âlimler, daha sonra Osmanlı ilmiye geleneğinin kurucuları arasında yer almıştır…

Memlükler, İslâm tarihinin en büyük devletlerinden biri olarak kabul edilir ki; doğuda Moğol istilasıyla sosyal ve dinî hayatta meydana gelen sıkıntıların bütün İslâm coğrafyasını kapladığı bir zamanda, İslâm birlikteliğine vermiş olduğu destekle dikkat çeken bir Türk devletidir. Devrin tarihçileri tarafından “ed-Devletü’t-Türkiyye” olarak isimlendirilen Memlükler, yaşamış oldukları Mısır, Şam ve Hicaz bölgesinde tarihe ve günümüze müstesna eserler bırakmışlardır.

Bilhassa Orta Asya bölgesinde yaşanan savaşlar ve göçler neticesinde esir pazarlarında köle olarak satılan Kazak, Kıpçak ve diğer Türk boylarının çocukları, köle ticaretinin en temel sermayesiydi. Eyyûbîler, bu devirde rakiplerine karşı üstünlük elde etmek için askerî kuvvetlerin çoğaltılmasını bir metot olarak benimsemiş, Fatımîler devrinden itibaren devam eden “memlük (köle asker)” sistemini daha işler bir hâle koymuşlardı. Özellikle Eyyûbî Sultanı Necmeddin es-Sâlih, bu hususta diğer sultanlara nazaran daha fazla memlük edinmeye çalışmış ve güçlü bir ordu kurmuştu.

Bu sistemde çocuklar, “tabaka” denen eğitim merkezlerinde ilk dinî eğitimlerini aldıktan sonra, askerlik sanatının inceliklerini öğreniyorlar ve orduya katılıyorlardı. Bu askerler daha sonraları, Sultan Necmeddin es-Sâlih’in vefatı üzerine Turanşah ve Şeceretüddür isimli hanım sultanın liderliğinde Bahrî Memlükler (1250-1389) devletini kurmuşlardır.

Mısır toprakları; insanların köle olarak geldiği, ancak daha sonra “Mısır’a sultan olmak” deyiminin de ifade ettiği üzere, bir zamanlar Hz. Yusuf’un (a.s.) saltanatına ve emirliğine şahitlik ettiği gibi, bu sefer de Memlüklerin saltanatına şahitlik etmekteydi.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 126. sayısından (Şubat 2019) okuyabilirsiniz.

Dr. Mehmet Sever

Recent Posts

Karadeniz’in Çanakkalesi HARŞİT

Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…

3 hafta ago

İngiltere’den İstanbul Manzarası Mesut İnsanlar Panoraması

Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…

3 hafta ago

Gerze’nin Sevimli Misafiri Balina Aydın’ın İlginç Hikâyesi

Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…

3 hafta ago

Sarayda Kahve Nasıl İkram Edilirdi?

Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…

3 hafta ago

Büyük Selçuklu Sultanlarının Âlimlerle Münasebetleri

Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…

3 hafta ago

Liyakât ve Ehliyet Okulu Enderun İnfografiği

Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!

3 hafta ago