Buradaki mesele, “mektup”tan biraz fazlası… Zira bugün kullanılmıyor diye yan gözle baktığımız mektuplar ve diğer yazışma usullerini öğrenmenin, geleceğin muhakeme kabiliyetine sahip berrak ve faal zihinlerini yetiştirmedeki payı büyüktü…
Osmanlı Türkçesiyle yazılmış eserleri incelerken dikkatimizi çeken bir kitap, bu yazının kaleme alınma sebebi oldu. Kitabın ismi: “Çocuklar Kütüphanesi Mektûbâtü’l-Etfâl” Mektep çocuklarına mektup yazma usul ve adabını öğreten, 20 sayfalık bir risale bu.
Bizim öğrencilik yıllarımızda da kompozisyon adı altında metin yazma denemeleri yaptırılırdı. Bu kitapçık da benzer çalışmanın Osmanlı devrindeki uygulamasına bir misal. Ama birazdan göreceğiniz üzere burada hedeflenen, bir-iki sayfalık “işte öylesine” bir metin değil.
Kısaca “dört başı mamur bir metin yazmak” olarak tanımlayabileceğimiz faaliyetin adı, eskiden “inşa” idi. Resmî-gayriresmî, yazılabilecek envai çeşit metin olunca da inşa konusunda pek çok öğretici materyal de ortaya çıktı. Hele resmî yazışmalarda inşa ilminin inceliklerine vâkıf olmak son derece önemliydi. Mektup, dilekçe, arz, talep vb. içeriğe sahip her metnin nasıl yazılması gerektiğine dair “münşeât mecmuaları” bilhassa kâtip adaylarının başucu eserleriydi. İyi bir metin inşa etme kabiliyetine ve bilgisine sahip olana da “münşi” denirdi.
Aslında ifade tarzıyla, kullanılan kelimelerle ve imlasıyla güzel bir metin kaleme almanın önemi günümüzde de kaybolmuş değil. Bilakis, herkesin her yerde bir şeyler yazdığını düşünürsek daha da mühim. Hitap şekilleri, imla kaidelerine riayet, meramı kısa, öz ve anlaşılabilir şekilde ifade gibi konular, hem yazar hem okur için saygınlık, dikkate alınma, sonraki makaleyi, kitabı merakla bekleme vb. noktalarda da önem arz ediyor.
Gelelim mezkûr risaleye. Necm-i Terakki Mektebi muallimlerinden Mehmed İhsan Bey, bu kitapçığı, mektepte okuyan talebelere ders kitabı olarak okutulmak üzere yazmış. Baskı tarihi 1317, miladî 1901.
Muhtemelen Türkçe muallimi olan Mehmed İhsan Bey, bir nevi ders kitabı mahiyetindeki eserine bazı bilgilendirmelerle başlamış. Hacimce küçük ama faydası büyük girizgâha bakalım:
“Bugün konuştuğumuz, yazdığımız, resmî ve gayriresmî hususlarda kullandığımız lisan; Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere üç lisan üzerine bina edilmiştir. Bunun için her bir ferdin bu üç lisanı tahsile ihtiyaçları aşikârdır.
“Henüz altı-yedi yaşına gelmiş bir çocuk, evvel emirde lisanının elif-bâsıyla hareke ve hecesini, biraz daha büyüdükçe, kelime ve cümlelerin meydana getirilmesini ve daha sonra lisanının kaidelerini, gramerini öğrenir. Bu sayede de maksat ve meramını doğru söyleyip yazmaya muktedir olur.
“Büyücek bir çocuk, bahsettiğimiz hususları beller ve vakitlerinin bir kısmını da faydalı kitaplar mütalaasına ayırırsa, çok iyi metinler yazabilmesi mümkün olabilir.”
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 183. sayısından (Kasım 2023) okuyabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birisiydi. Osmanlı Devleti’ni parçalama savaşı da…
Panoramik gösterimin mucidi ve patent sahibi Robert Barker ile küçüklüğünden beri panorama resimleri yapan oğlu…
Bundan 32 yıl önce, Sinop’un balıkçı kasabası Gerze’yi, sevimli bir misafir ziyaret etmişti. Kendini çok…
Türk kahvesi, sadece lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, 500 yıl aşkın bir geçmişe sahip, köklü…
Salih kimselerin sohbetinde bulunmanın ve onlarla hemhâl olmanın, gönüllere ferahlık ve huzur verdiği, defaatle söylenmiştir.…
Osmanlı Devleti'nin bu kıymetli okulu Enderun'u infografik formatında sizlerle!
View Comments
Aziz kardeşim
Dün mütalâasına başlayıp en ruhlu noktasında bıraktığımız YEDİKITA Mecmuasını bu gece lütfen fakirhanenize teşrife tenezzül buyurduğunuz vakit, elinize alarak Mecmuanın 10 ila 17. sahifeleri arasını lütfen okuyuveriniz. Korkmayınız ki mecmuanın 10 ila 17. sahifelerinin tamamı yazıdan müteşekkil değildir. Üç sahifesi suretten mürekkebdir.
Ne için böyle yazdığımı merak buyurdu iseniz makaleyi okuduğunuz zaman bendenizi daha iyi anlayacak ve bu biraderinizi ihya etmiş olacaksınız.
Bâkî var olunuz kardeşim.
Biraderiniz Süleyman