“Çocukluğumda, bir Arabistan şehrinde ihtiyar bir kadın tanımıştık. Sık sık hastalanır, hummâlar başlar başlamaz İstanbul sularını sayıklardı. …Bir gün damadı babama: Bu onun ilacı, şifası gibi bir şey. Onları sayıklayınca iyileşiyor, demişti… İstanbul bu kadın için serin, berrak, şifâlı suların şehriydi. Tıpkı babam için, hiçbir yerde eşi bulunmayan büyük camilerin, güzel sesli müezzinlerin ve hâfızların şehri olduğu gibi…
(Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir)
İstanbul, çok değil yüz sene öncesine kadar birçok yönden kendi kendine yeten zengin bir şehirdi. Tabii mahsullerin yanında imalatı yapılan her biri bir sanat eseri kıymet ve estetiğinde birçok eşya bu zenginliğe zenginlik katar, İstanbul halkı kendisini dünyanın en bahtiyar kullarından sayardı. Hani haksız da sayılmazlardı. Zira saltanat ve hilafetin ev sahibi kendileriydi. Selâtîn camilerini ve en mühim medreseleri sinesinde o taşıyordu. Balığı, sebze-meyvesi ve suları boldu. Boğazının eşsiz güzelliği sebebiyle İstanbul, içinde yaşayanlar için de, onu bir kere görenler nazarında da dünyanın en güzel şehriydi. Hele manevî zenginliği yanında bu muazzam maddi güzelliklerin hiç hesabı bile olmaz..
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Haziran (46. Sayı 2012) sayısından okuyabilirsiniz.
Selçuklu sultanlarının Haremeyn’e olan bağlılıkları ve İslâm ümmetine hizmet etme arzusu, her şeyin üzerinde olmuştur.…
Çanakkale’de bir yanda düşmanla göğüs göğüse çarpışılırken, diğer yanda yakıcı sıcak, toz bulutları, sinekler ve…
Bir fotoğraf karesinin arkasında yer alan ifadeler, sadece bir fotoğrafı değil, o ânın içindeki bütün…
Tarihin en kudretli hükümdarlarından biri olan Sultan Süleyman Han’ın uzun ve zaferlerle dolu saltanatı, kudretinin…
Selçuklu döneminde sultanlarla birlikte vezirler ve önde gelen devlet adamları da mukaddes beldelere hizmet etmeyi…
Hac emîrliği, Abbasîler ve Selçuklular devrinde güvenliğin ötesinde siyasî ve dinî otoritenin de sembolü olmuştur.…