İslâm’ın Göz Bebeği Mescid-i Nebevî

Mescid-i Nebevî ki içinde kılınan bir namaza, bin sevap verileceği bildirilen ve Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemin Hücre-i Saadet’ini sinesinde taşıyan, Medine-i Münevvere’deki mübarek mekândır. Aynı zamanda, kendisi için yolculuk yapılabileceği hadîs-i şerîfte ifade edilen üç mescidden biridir burası. İlk inşasından itibaren Müslümanlarca büyük hürmet ve tazim gösterilen mübarek mekânı tarihiyle ve Asr-ı Saadet’ten taşıdığı nice hatıra ile daha yakından tanıyalım…

Mescid-i Nebevî, Peygamber Mescidi manasına gelir ki içinde kılınan bir namaza, bin sevap verileceği bildirilen ve Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemin Hücre-i Saadet’ini sinesinde taşıyan, Medine-i Münevvere’deki mübarek mekândır. Burası aynı zamanda, kendisi için yolculuk yapılabileceği hadîs-i şerîfte ifade edilen üç mescidden biridir.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, Medine-i Münevvere’ye hicret ettikleri zaman, Medineliler iki cihan güneşini evlerinde misafir etmek için âdeta birbirleriyle yarışmışlardı. Öyle ya, âlemler kendi yüzü suyu hürmetine yaratılan kâinat sultanını, kim evinde ağırlamak istemezdi ki?..

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), devesi Kasvâ üzerinde ilerlerken herkes devenin yularına yapışıyor, saadet güneşini evlerine davet için âdeta yarışıyordu.

Gönüller sultanı Efendimiz (s.a.v.), “Devemi serbest bırakın, o bu işe memurdur.” buyurdular. Nefesler tutulmuş, gözler Kasvâ’ya sabitlenmişti. Rengi hafif kızıla yahut başka bir rivayete göre griye çalan, boyu yüksek olmayan ve Sevr Dağı’ndan Medine-i Münevvere’ye kadar Resûl-i Ekrem’i taşıyan bu mübarek deve, acaba kimin kapısı önünde duracaktı? Deveyi kendi avlusuna çekmeye çalışan Ensar’dan bazıları, kapılarının önüne taze ot, berrak su koyarken; Kasvâ yoluna devam etti ve nihayet, Halid bin Zeyd (r.a.) Hazretleri’nin evinin önüne çöktü. Efendimiz (s.a.v.) üzerinden inince Kasvâ tekrar ayağa kalktı ve Hazret-i Halid’in (r.a.) evine yakın bir yerde ikinci kez çöktü. Peygamber Efendimiz aleyhissalâtü vesselam, “İlk çöktüğü yerde misafir oluruz, ikinci yerde de mescidimizi inşa ederiz.” buyurdular.

İki Yetimin Arsasında Yükselen Mescid

Kasvâ’nın ikinci defa çöktüğü yer, Neccaroğullarından Sehl ve Süheyl isimli yetim iki gence ait bir arsaydı. İnsanlar burada hurmalarını kuruturlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bilâhare bu iki genci çağırdı ve bu arsayı mescid yapmak üzere kendilerinden satın almak istediğini söyledi. Gençler, “Bu arsa, size ve mescidinize feda olsun. Satmak hiç olur mu ya Resûlallah…” dediler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bedelini ödemek istediğini ifade buyurunca, Hazret-i Ebûbekir (r.a.) tarafından, Efendimiz adına 10 altın verildi.

Kapak yazısının tamamını Yedikıta Dergisi 151. sayısından (Mart 2021) okuyabilirsiniz.

Mustafa Selim Karaboğa

View Comments

Recent Posts

Buhara’dan Bursa’ya Uzanan Gönül Köprüsü Emir Sultan Hazretleri

Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…

2 hafta ago

Osmanlı’nın Sanayi Mirası Feshane Bugün Sanat Kültür Merkezi

Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…

2 hafta ago

İbadet Tahtı Hünkâr Mahfili

Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…

2 hafta ago

Doğu’yu Fotoğraflayan Batılı Paul Nadar

Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…

2 hafta ago

Hattat Ârif Hikmet Bey ve Hatt-ı Sünbülî’nin İzinde

Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…

2 hafta ago

Aziz Emanet Kadın

İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…

2 hafta ago