Categories: İslam TarihiManşet

İslâm Kütüphaneciliğinin Başlangıç Serüveni

İslâm dünyasında ilk kütüphaneler, Emevîler döneminde ortaya çıkmıştı. Genellikle cami, mescid, medrese gibi eğitim kurumları ve evler içerisinde yer alan kütüphaneler, zamanla gelişerek müesseseleşti. İlme duyulan hayranlık ve merak neticesinde İslâm coğrafyasına yayılan kütüphaneler, çağını aşarak Batı dünyasına ilham olmuştu…

İslâm medeniyetinin Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye doğrultusunda ulaştığı ilmî seviyenin ve Müslümanların bu husustaki bitmeyen gayretlerinin yegâne sebebi, şüphesiz Hazret-i Allah’ın ve Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v.) ilim, kitap ve kaleme dair teşvik edici telkinleridir. Bu telkinlerin başında gelen “İkra’ bismi rabbikellezi halak (Yaratan Rabbinin adıyla oku!)” âyet-i kerîmesi ve “İlim, Çin’de de olsa öğreniniz!” hadîs-i şerîfi, Müslümanları ilim öğrenmeye, kâğıt ve kalemle meşgul olmaya sevk etmekle birlikte; İslâm kütüphaneciliğinin gelişmesine de ilham olmuştur.

Çinlilerin icat ettiği düşünülen kâğıdı, 8. yüzyıldan sonra dünyada en az maliyetle üretmeyi başaran Müslümanların, bu teknolojiye ulaşmaktaki gayeleri, şüphesiz, kalemin yazacağı malzemeyi bollaştırarak ilmî tedrisatı kolaylaştırmak ve gelecek nesillere aktarmaktı. Kütüphane kavramının temel ham maddelerinden olan kâğıt, Müslümanların elinde yeniden anlam kazanmış; ilimlerin taliminin vazgeçilmez eşyası hâline gelmişti. Bu sebeple, dünyevî ilimlerin tüm aşamasında Müslüman âlimlerin, asırlar önce attığı temellerin izini sürmek mümkündür.

İlk Kütüphaneler Emevîler Devrinde Görüldü

İslâm medeniyetinin günümüze ulaşmış pek çok ilim müessesesinin temeline baktığımızda, ilk örneklerinin Emevîlere uzandığını müşahede etmekteyiz. Bu anlamda ilk kütüphaneleri, Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîfler etrafında yoğunlaşan telif faaliyetlerinin sürdürüldüğü Emevîler dönemi mescidlerinde görmek mümkündür. Ashâb-ı Suffe’nin öğrenme ve öğretme geleneğinin devamındaküttâb”lardan sonraki eğitim merkezleri, mescidlerde oluşturulan ilim halkaları olduğu için, ilk dönemlerde kitap ve ilme, ibadethanelerde ulaşmak mümkündü. Evliya Çelebi’nin, Ümeyye Camii’nin kıble duvarındaki kapısının sahaflar ve mücellitler çarşısına baktığını nakletmesi, mescidlerden ilim merkezlerine uzanan serüveni belirtmesi açısından oldukça mühim bir kayıttır. Kudüs-i Şerîfte de mücellitler ve sahaflar o kadar fazla ve aktifti ki bu işlere dair “şeyhlik” makamı mevcuttu.

Kapak yazısının tamamını Yedikıta Dergisi 179. sayısından (Temmuz 2023) okuyabilirsiniz.

Prof. Dr. Bayram Arif Köse

Recent Posts

Buhara’dan Bursa’ya Uzanan Gönül Köprüsü Emir Sultan Hazretleri

Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…

6 gün ago

Osmanlı’nın Sanayi Mirası Feshane Bugün Sanat Kültür Merkezi

Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…

6 gün ago

İbadet Tahtı Hünkâr Mahfili

Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…

6 gün ago

Doğu’yu Fotoğraflayan Batılı Paul Nadar

Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…

6 gün ago

Hattat Ârif Hikmet Bey ve Hatt-ı Sünbülî’nin İzinde

Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…

6 gün ago

Aziz Emanet Kadın

İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…

6 gün ago