Dünya Tarihi

İpek Yolu İlim Yolu

İpekle başlayan bir yolculuğun, kalemlerin cızırtısı, kâğıtların hışırtısı, dervişlerin zikri ve taş ustasının çekiç sesleri arasında nasıl bir ilim ve kültür seyahatine dönüştüğüne dair; İpek Yolu’nda kuşbakışı bir yolculuk…

MÖ. 2. yüzyılda Çin’den başlayan İpek Yolu, tarihte bilinen en eski medeniyetlerden günümüze kadar, asırlar boyunca dünya ülkelerinin ticarî, ilmî ve kültürel irtibatını sağladı. M.S. 1. ve 2. Asırlarda Türkistan üzerinden Anadolu istikametine; 2. yüzyıldan sonra da Hindistan üzerinden Arabistan ve Bizans topraklarına doğru ilerleyen bu yol, 12. ve 14. asırlarda Moğol İmparatorluğu’nun en uç noktalarını birleştiriyordu. Deniz yollarının keşfedildiği 15. yüzyıldan sonra bile İpek Yolu, maddiyat bir tarafa, “dünya medeniyet hazinesi”nin zenginleşmesinde büyük rol oynadı. Tüccar, âlim, asker, çoban, seyyah, şair, casus… Envai çeşit sıfatla her milletten insan, doğudan batıya, batıdan doğuya gitti geldi yüzyıllarca.

Mekke-i Mükerreme, Cahiliye Devri’nin Arap Yarımadası’nda önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi. Ahir zaman peygamberi Efendimiz Aleyhisselam, henüz 12 yaşında iken amcası Ebu Talib’in ticaret kervanlarıyla buradan Suriye-Busra’ya kadar gidip geldiler. Kendisine peygamberlik gelince de bu ilahî daveti tebliğ için Bizans’a, İran’a, Mısır’a ve Habeşistan’a gönderdikleri elçiler, kervan yollarını takiple menzillerine ulaştılar. Bilahare, ümmetinden nice âlim, “İlim, Çin’de de olsa gidip alınız!” hadîs-i şerîfinin izinde, binlerce kilometre yol kat etti.

Çin’den başlayıp kolları Balkanlara kadar uzanan İpek Yolu’nun en kadim yolcularından biri de Türklerdi. İslâmiyet’i kabullerinden sonra ecdadımızın Anadolu’ya yaptıkları seyahatlerinin ana güzergâhı olan İpek Yolu’nda tüccarlar mal taşırken, kervana dâhil olmuş ulema ve derviş zümresinin yükü, ilim-irfan ve tasavvuf adabıydı. Özellikle Yusuf Hemedanî Hazretleri’nin halifelerinden Ahmed Yesevi (rh.a.) ve dervişleri, İpek Yolu üzerinde hareketle Anadolu’da ve Balkanlar’da tasavvufî hayatın yayılmasını ve yaşanmasını temin ettiler.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi 116. sayısından (Nisan 2018) okuyabilirsiniz.

Kemal Erkan

Recent Posts

Mukaddes Topraklara Selçuklu Hizmeti

Selçuklu sultanlarının Haremeyn’e olan bağlılıkları ve İslâm ümmetine hizmet etme arzusu, her şeyin üzerinde olmuştur.…

2 hafta ago

Çanakkale Siperlerinde Bir Damla Su

Çanakkale’de bir yanda düşmanla göğüs göğüse çarpışılırken, diğer yanda yakıcı sıcak, toz bulutları, sinekler ve…

2 hafta ago

Fotoğraf Arkası Yazıları

Bir fotoğraf karesinin arkasında yer alan ifadeler, sadece bir fotoğrafı değil, o ânın içindeki bütün…

2 hafta ago

Şehzade Cihangir ve Sultan Süleyman Han’ın Serencamı

Tarihin en kudretli hükümdarlarından biri olan Sultan Süleyman Han’ın uzun ve zaferlerle dolu saltanatı, kudretinin…

2 hafta ago

Peygamber Âşığı İki Vezir

Selçuklu döneminde sultanlarla birlikte vezirler ve önde gelen devlet adamları da mukaddes beldelere hizmet etmeyi…

2 hafta ago

Selçuklu Hac Emîrlerinin Mukaddes Beldelere Hizmetleri

Hac emîrliği, Abbasîler ve Selçuklular devrinde güvenliğin ötesinde siyasî ve dinî otoritenin de sembolü olmuştur.…

2 hafta ago