Kapak

İntihar Etmedi Şehid Edildi!

“Devlet Adamları Bana İhanet Ettiler!”

Tarihin unutmayacağı vahim hadiselerin en mühimlerinden biri şüphesiz, Sultan Abdülaziz Han’ın tahttan indirilip şehid edilmesidir. Belki de, Osmanlı tarihinin en kanlı tertibi neticesinde ortaya konulan bu zulüm, millî tarihimizin bir dönüm noktası olmuştur. Bir kaç nankör devlet adamı haksız yere padişahı tahttan indirmekle kalmamış, onu şehid ettirerek ellerini kana bulamışlardır. İşte, bir süre yalanlarla gizlense de, Abdülhamid Han devrinde ortaya çıkarılan ihanetin perde arkası…

Tarihin unutmayacağı, ibret numunesi olan vahim hadiselerin en mühimlerinden biri, Sultan Abdülaziz Han’ın tahttan indirilip şehid edilmesidir. Belki de, Osmanlı tarihinin en kanlı tertibi neticesinde ortaya konulan bu zulüm, millî tarihimizin bir dönüm noktası olmuştur. Bir kaç nankör devlet adamının padişahı tahttan indirerek şehid etmelerinden sonra felâketlerin önü alınamayacak, devletin çöküşü Abdülhamid Han’ın dirayetli siyasetiyle bir müddet geciktirilebilse de, engellenemeyecekti.

Sultan Abdülaziz Han tahta geçtiğinde; Osmanlı eski heybet ve haşmetini hayli kaybetmiş, Tanzimat ile gelen Batılılaşma havası, taklitçilikten öteye gidemediği gibi, milletin milli manevî değerlerini de yozlaştırmaya başlamıştı. Ağabeyi Sultan Abdülmecid 1861’de vefat ederken, gözyaşları içinde “Vükelâ (devlet adamları) bana ihanet ettiler!” diyerek, adeta kardeşini uyarmak istemişti. Abdülaziz Han, bir fermanda şöyle söylüyordu: “Devletimizin kudretinin arttırılmasından ve halkımızın refahından başka emelimiz yoktur. Adaletin yegâne kaynağı olan Şeriat-ı Şerife’ye (İslâm kanunlarına) dikkat edilmesi en büyük dileğimizdir. Devlet malının korunması ve israftan kaçınılması, askerlerimizin intizamının temini en birinci vazifemizdir. Cenâb-ı Hakk’ın ihsan buyurmuş olduğu zenginliklerin genişletilmesi arzumuzdur. Benim için en mühim şey, devletimizin istiklâlidir. Cenâb-ı Hak, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin hürmetine bizi muvaffak eylesin!”

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Temmuz  (23. Sayı 2010) sayısından okuyabilirsiniz.

Ömer Faruk Yılmaz

View Comments

  • Ecdadın torunları olarak bizler bu büyük emanete hizmetle mükellefiz...
    Devletimizin ve milletimizin maddi ve manevi çıkarları için gayretımızde Sünnet i Seniyye rehberimiz olacaktır.

Recent Posts

Buhara’dan Bursa’ya Uzanan Gönül Köprüsü Emir Sultan Hazretleri

Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…

3 hafta ago

Osmanlı’nın Sanayi Mirası Feshane Bugün Sanat Kültür Merkezi

Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…

3 hafta ago

İbadet Tahtı Hünkâr Mahfili

Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…

3 hafta ago

Doğu’yu Fotoğraflayan Batılı Paul Nadar

Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…

3 hafta ago

Hattat Ârif Hikmet Bey ve Hatt-ı Sünbülî’nin İzinde

Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…

3 hafta ago

Aziz Emanet Kadın

İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…

3 hafta ago