Medeniyet namına dünyaperest olsa da Avrupa’nın görünürde elde ettiği başarının arkasında hemen daima “kitap” var. Fakat memleketimizde ne hakikate hakkıyla saygı duyuyoruz, ne kitaba; dolayısıyla ne de kütüphaneye!
Eğitim-öğretim dendiğinde akla ilk gelen şey herhalde kitaplar olur. Nitekim medeniyet ve kültürün hamurunu yoğuran da ancak kitaptır. Bugün memleketimizde gerek resmi ve gerekse gayr-ı resmi makam ve kurumların, toplumun maddi-manevi refahına vesile olacak “kitap”ı ne kadar önemsedikleri, insanımız için okumak ve okutmak adına ne derece imkân sağladıkları muhakkak sorgulanmalı.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 69. sayısından (Mayıs 2014) okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…