Umre ve hac maksadıyla Mekke-i Mükerreme’ye gelen Müslümanların mühim duraklarından biridir bu mukaddes mekân. Vefat eden Mekkelilerin defnedildiği, çoğu Müslüman’ın vefat ettikten sonra defnedilmek arzusunu taşıdığı, Müslümanların gözbebeği Cennetü’l Muallâ, eskiden Mekke-i Mükereme’nin dışında idi. Zamanla büyüyen şehrin içinde kalmıştı…
Mekke-i Mükerreme, insanlığın var olduğu ilk günden beri mevcudiyeti devam eden, Allahü Teâlâ’nın harem kıldığı bir beldedir. Bünyesinde Hazret-i Allah tarafından âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk mâbet ve evi, yani Kâbe-i Muazzama’yı bulundurur. Bu müstesna beldede, zamanla insanların toplanması sebebiyle bir mezarlık ihtiyacı hâsıl oldu.
İnsanların vefatından sonra istirahatgâhları diyebileceğimiz kabristanlığın, Harem-i Şerîf’in yaklaşık 2 kilometre kuzeyinde, Mescid-i Cin’in hemen yakınına yapılması uygun görüldü. Aslında burası cahiliye devrinden beri mezarlık olarak kullanılıyordu. Kabristanlığın olduğu yer, İslâm öncesi kaynaklarda ve ilk devir İslâm tarihi kitaplarında “Hacûn” diye geçer. Bazı kaynaklarda Hacûn’un, Mekke-i Mükerreme’nin yukarı tarafında bir dağ olduğu, yanında ise şehir mezarlığının bulunduğu yazar.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 176. sayısından (Nisan 2023) okuyabilirsiniz.
“Serhaddin ucunda bir gölge, bir dua gibi durur bazı yerler. Deliorman da onlardan biridir; sessiz,…
Cihan hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman, son seferinden hemen önce yazdığı vasiyetnamesinde su hizmetinden bahsediyordu…
Anadolu topraklarında dikilitaş formundaki en büyük Türkçe kitabe, Germiyanoğluları zamanında dikilmiştir. Kütahya’da bulunan kitabe, taş…
“Her gün için bir parça ekmeğim ve ibadet edeceğim bir mescidim olsun, bu bana yeter.”
Bir şehir nasıl marka olur? Veya bir şehir nasıl pazarlanır? Bu sorulara en isabetli cevabı,…
Bu makalemizde İslâm şehirciliğinin ilk dönemlerine ve şehir müelliflerinin ilk misallerine temas edeceğiz…