Geçtiğimiz mayıs ayında Yedikıta Dergisi – IFA (Uluslararası Kardeşlik) Derneği işbirliğiyle bir haftalık Bangladeş seyahati gerçekleştirdik ve Bangladeşli Müslüman kardeşlerimizin misafiri olduk. Eskiler, bilinmeyen beldelere yapılan seyahatleri kendi özünü bulmaya yönelik bir arayış olarak addederlermiş. Allah’ın bize bahşettiği maddi ve manevi nimetlerin kıymetini anlayabilmek için kısa bir ders, ufak bir hayat  tecrübesi…

Bangladeş, dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri. Hatta Türkiye ile karşılaştıracak olursak Bangladeş, İç Anadolu Bölgesi’nden az daha küçük ama, barındırdığı nüfus Türkiye’nin yaklaşık iki buçuk katı. Hal böyle olunca da insanın olmadığı bir sokak bulmak neredeyse imkansız. Gözünüzün alabileceği her köşe bucak insan, insan ve insan… Hatta nüfus kalabalığı sebebiyle yerleşim yerlerinin hemen hemen hiç bitmediğini söylemek de mümkün. Şöyle ki, bir beldeden başka bir beldeye geçtiğinizi ancak tabelalar değiştiğinde anlıyorsunuz. Kalabalık nüfus ve yetersiz topraklara bir de geçmişte yaşanan sömürgecilik eklenince ülkenin maddi imkânları, kişi başına düşen maddi gelir vs. konusunda söylenilecek pek bir söz kalmıyor.

Bangladeş 1971 yılına kadar yaklaşık 24 yıl Pakistan’ın “Doğu Pakistan” isimli bir eyaletiyken, bu tarihte bağımsızlığını kazanmış. Öncesinde de İngilizlerin sömürgesindeki Kıta Hindi’nde Bengal Eyaleti’ymiş. Bugün ise ülkenin üç tarafı Hindistan topraklarıyla, bir tarafı ise denizle yani Bengal Körfezi ile çevrili. Bu sınır komşuluğu Hindistan’ın ülke üzerindeki kültürel ve siyasî etkisini de kaçınılmaz kılmış. Ülke bağımsızlık mücadelesini sürdürdüğü yıllarda özellikle mahallî dil olan Bengalce için yoğun mücadele vermiş. Ancak günümüzde hâkim dil, ne yazık ki İngilizce.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi 99. sayısından (Kasım 2016) okuyabilirsiniz.

Ahmet Apaydın

Recent Posts

Buhara’dan Bursa’ya Uzanan Gönül Köprüsü Emir Sultan Hazretleri

Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…

2 hafta ago

Osmanlı’nın Sanayi Mirası Feshane Bugün Sanat Kültür Merkezi

Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…

2 hafta ago

İbadet Tahtı Hünkâr Mahfili

Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…

2 hafta ago

Doğu’yu Fotoğraflayan Batılı Paul Nadar

Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…

2 hafta ago

Hattat Ârif Hikmet Bey ve Hatt-ı Sünbülî’nin İzinde

Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…

2 hafta ago

Aziz Emanet Kadın

İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…

2 hafta ago